Sorular ve Cevaplar » ÇEK SENET
Arama:
1
Soru: Çek-Senet kırdırma hakkında Hz. Ayetullah uzma Seyit Ali Sistanî'nin fetvasını öğrenebilir miyim?
Cevap: ÇEK-SENET KIRDIRMA
Alışverişin borç ile birtakım farklılıkları vardır.
1) Alış veriş bir şeyi herhangi bir şeye karşılık tarafın mülküne geçirmektir. Hâlbuki borç; ödeme taahhüdü karşılığında belirli bir malı birinin mülküne geçirmektir. O mal misli ise misli olarak verilmesi, kiymi ise kıymetinin ödenmesi şarttır.
2) Faizli alışveriş temelde batıldır. Oysa faizli borç böyle değildir. Borcun aslı sahihtir, sadece şart koşulan fazlalık batıldır.
3) Borçta şart koşulan her türlü fazlalık faizdir ve haramdır. Tam aksine alışveriş ölçü ve ağırlık birimiyle yapıldığı zaman fazlalık aynı cinsten olursa, mutlak olarak haramdır. Ancak cinsler farklı olursa veya ölçü ve ağırlık birimiyle satılan türden olmaz ve yapılan muamele nakit olarak gerçekleşirse, alınan fazlalık faiz olmaz ve muamele sahih olur. Lakin eğer muamele süreli olursa mesela, 100 yumurtayı daha sonra alacağı 110 yumurtaya satarsa veya 20 kg pirinci bir ay sonra alacağı 40 kilo buğday karşılığında satacak olursa, böyle bir muamelenin faizli olmaması müşküldür. Farz ihtiyat gereği böyle bir muameleden sakınılmalıdır.
Banknotlar sayılı nitelikte olduğundan onların farklı cinsten olmaları durumunda satışı ve değiştirilmesi -her ne kadar fazlasına ve eksiğine olsa bile- ister nakit olsun, ister veresiye caizdir. Lakin eğer aynı cinsten olurlarsa onları fazlasına satmak ancak muamele nakit olduğunda caizdir. Fakat daha önce geçtiği gibi, onları veresiye satmak sakıncasız değildir.
Bu durumda mesela, on Irak dinarı alacağı olan birisi, alacağını daha az bir fiyata mesela 9 Irak dinarına nakit olarak satabilir. Aynı şekilde onu başka cinsten bir paraya daha az bir fiyata nakit ve veresiye satması ( mesela 9 ürdün dinarına) caizdir.
Çarşı esnafı arasında yaygın olan senetlerin, banknot gibi mali bir itibarı yoktur. Bu senetler sadece borç ispat etmeğe yarar. üzerinde kayıtlı olan meblağın, imza edenin zimmetinde olduğunu ve ismine senedin düzenlendiği şahsa vermekle yükümlü olduğunu belirtir. Dolayısıyla bu muamelelerin onlar üzerinde bir cereyanı yoktur. Aksine bu senetlerin belirttiği mallar üzerinde cereyanı söz konusudur. Aynı şekilde eğer müşteri satıcıya bir berat veya senet verirse cinsin kıymetini ödememiştir. Dolayısıyla eğer o senet kayıp olur veya satıcının yanında telef olursa, onun malından telef olmuş ve müşterinin zimmeti kurtulmuş sayılmaz. Fakat cinsin değerinden bir kısmını banknotla ödemişse ve o banknot satıcının yanında telef olursa, satıcının malından telef olmuş sayılır.
Senetler iki kısımdır.
1) Gerçek borcu yansıtır nitelikte olan senetlerdir. Şöyle ki onu imzalayan, adına senet düzenlenmiş olan kişiye borçludur.
2) Gerçek borcu yansıtmayan suri senetler.
Birinci kısımda alacağı olan şahıs borçlunun zimmetindeki süreli alacağını nakit olarak daha düşük bir fiyata satabilir. Mesela, 100 lira alacağını nakit olarak 90 liraya satabilir. Elbette süresi olan bir şeye karşılık satamaz. Çünkü bu borcu borca satmak olur. Daha sonra banka veya başka biri borçludan (senedi imzalayandan) vakti geldiğinde senedin karşılığını alır.
Ama ikinci kısma gelince surî alacaklının senedi satması caiz değildir. Çünkü gerçekte bir borç olmadığından senedi imzalayanın zimmetinde bir şey yoktur. Sırf indirim için düzenlenmiştir. Halk arasında hatır çeki olarak tanınmaktadır.
Bununla birlikte ondaki indirim başka bir şekilde meşru bilinebilir. Şöyle ki; senedin değerini imzalayanın zimmetinde başka bir para ve değerinden daha düşük bir kıymete satsın diye, senedi imzalayan şahıs ondan faydalananı vekil eder. Mesela, eğer senet 50 Irak dinarı, gerçek değeri ise 1500 lira olursa, senedi kullanan şahıs 50 dinarı imzalayanın zimmetindekini vekâleten 1000 liraya satabilir. Muameleden sonra senedi imzalayanın zimmeti 50 dinar borçlanır. İmza edenin mülkü olan 1000 lirayı, senetten faydalanan kişi alır. Daha sonra senetten faydalanan şahıs, 1000 lirayı imza sahibinden vekâleten, kendisine zimmetindeki 50 dinarın karşılığında satar. Sonuçta imza edene karşı onun zimmeti, imzalanmış senedin değeri olan 50 dinar ölçüsünde, bankaya borçlu olur.
Lakin bu yolun yararı oldukça azdır. Çünkü sadece indirimin yabancı para ile gerçekleştiği yerde faydası varıdır. Fakat ülkede kullanılan para hususunda hiçbir etkisi yoktur. Zira alışveriş olarak bunu sahih saymak -sayılabilir şeylerin fazlalık şartı ile alışverişi konusunda geçen sakıncayı göz önünde bulundurunca- mümkün değildir.
Ama surî senedin kıymetinin bankada borç unvanı ile kırdırmak caiz değildir. Şöyle ki; borcu alan ve senedi kullanan kişi senedin isim değerinden daha az bir meblağı bankadan borç olarak alırsa, sonra da bankayı senedi imzalayana -borçlu olmadığı halde- onun tam değerini almak üzere havale ederse, bu faiz olur ve haramdır. Zira bankanın senedin değerini kırmakla ilgili şartı, aslında fazla almayı şart koşmasıdır. Bu ise haramdır. Her ne kadar fazlalık süre tanıma karşılığında olmayıp, bankacılıkla ilgili yapılan bir takım işlemler (mesela, alacağını kaydetmek ve almak gibi) olsa da hüküm aynıdır. Çünkü borcu verenin kendi lehine mali bir çıkar sağlayacak bir şartı, borcu alanın karşısına sürmesi caiz değildir.
Yukarıdaki hüküm özel bankalar hakkındadır. Devlete ait ya da müşterek bankalara gelince: Faizden kurtulmak için şu şekilde hareket edilebilir: Senetten yararlanan şahıs senedi kırdırırken onu satmayı veya borç vermeği niyet etmemeli, niyeti, sahibi bilinmeyen malı eline geçirmek olmalıdır. Bu durumda ihtiyat gereği müçtehitten izin alınmalıdır. Onu kullanmanın sahih olabilmesi için, daha sonra müçtehide müracaat etmelidir. Süre sona erdiğinde, banka senedi imzalayanı, onun değerini ödemeye mecbur ettiği zaman, imza eden şahıs ödediğinin bedelini, eğer onun isteği ile senedi imzalamışsa, senetten faydalanan şahıstan talep edebilir.
sistani.org/17014
Alışverişin borç ile birtakım farklılıkları vardır.
1) Alış veriş bir şeyi herhangi bir şeye karşılık tarafın mülküne geçirmektir. Hâlbuki borç; ödeme taahhüdü karşılığında belirli bir malı birinin mülküne geçirmektir. O mal misli ise misli olarak verilmesi, kiymi ise kıymetinin ödenmesi şarttır.
2) Faizli alışveriş temelde batıldır. Oysa faizli borç böyle değildir. Borcun aslı sahihtir, sadece şart koşulan fazlalık batıldır.
3) Borçta şart koşulan her türlü fazlalık faizdir ve haramdır. Tam aksine alışveriş ölçü ve ağırlık birimiyle yapıldığı zaman fazlalık aynı cinsten olursa, mutlak olarak haramdır. Ancak cinsler farklı olursa veya ölçü ve ağırlık birimiyle satılan türden olmaz ve yapılan muamele nakit olarak gerçekleşirse, alınan fazlalık faiz olmaz ve muamele sahih olur. Lakin eğer muamele süreli olursa mesela, 100 yumurtayı daha sonra alacağı 110 yumurtaya satarsa veya 20 kg pirinci bir ay sonra alacağı 40 kilo buğday karşılığında satacak olursa, böyle bir muamelenin faizli olmaması müşküldür. Farz ihtiyat gereği böyle bir muameleden sakınılmalıdır.
Banknotlar sayılı nitelikte olduğundan onların farklı cinsten olmaları durumunda satışı ve değiştirilmesi -her ne kadar fazlasına ve eksiğine olsa bile- ister nakit olsun, ister veresiye caizdir. Lakin eğer aynı cinsten olurlarsa onları fazlasına satmak ancak muamele nakit olduğunda caizdir. Fakat daha önce geçtiği gibi, onları veresiye satmak sakıncasız değildir.
Bu durumda mesela, on Irak dinarı alacağı olan birisi, alacağını daha az bir fiyata mesela 9 Irak dinarına nakit olarak satabilir. Aynı şekilde onu başka cinsten bir paraya daha az bir fiyata nakit ve veresiye satması ( mesela 9 ürdün dinarına) caizdir.
Çarşı esnafı arasında yaygın olan senetlerin, banknot gibi mali bir itibarı yoktur. Bu senetler sadece borç ispat etmeğe yarar. üzerinde kayıtlı olan meblağın, imza edenin zimmetinde olduğunu ve ismine senedin düzenlendiği şahsa vermekle yükümlü olduğunu belirtir. Dolayısıyla bu muamelelerin onlar üzerinde bir cereyanı yoktur. Aksine bu senetlerin belirttiği mallar üzerinde cereyanı söz konusudur. Aynı şekilde eğer müşteri satıcıya bir berat veya senet verirse cinsin kıymetini ödememiştir. Dolayısıyla eğer o senet kayıp olur veya satıcının yanında telef olursa, onun malından telef olmuş ve müşterinin zimmeti kurtulmuş sayılmaz. Fakat cinsin değerinden bir kısmını banknotla ödemişse ve o banknot satıcının yanında telef olursa, satıcının malından telef olmuş sayılır.
Senetler iki kısımdır.
1) Gerçek borcu yansıtır nitelikte olan senetlerdir. Şöyle ki onu imzalayan, adına senet düzenlenmiş olan kişiye borçludur.
2) Gerçek borcu yansıtmayan suri senetler.
Birinci kısımda alacağı olan şahıs borçlunun zimmetindeki süreli alacağını nakit olarak daha düşük bir fiyata satabilir. Mesela, 100 lira alacağını nakit olarak 90 liraya satabilir. Elbette süresi olan bir şeye karşılık satamaz. Çünkü bu borcu borca satmak olur. Daha sonra banka veya başka biri borçludan (senedi imzalayandan) vakti geldiğinde senedin karşılığını alır.
Ama ikinci kısma gelince surî alacaklının senedi satması caiz değildir. Çünkü gerçekte bir borç olmadığından senedi imzalayanın zimmetinde bir şey yoktur. Sırf indirim için düzenlenmiştir. Halk arasında hatır çeki olarak tanınmaktadır.
Bununla birlikte ondaki indirim başka bir şekilde meşru bilinebilir. Şöyle ki; senedin değerini imzalayanın zimmetinde başka bir para ve değerinden daha düşük bir kıymete satsın diye, senedi imzalayan şahıs ondan faydalananı vekil eder. Mesela, eğer senet 50 Irak dinarı, gerçek değeri ise 1500 lira olursa, senedi kullanan şahıs 50 dinarı imzalayanın zimmetindekini vekâleten 1000 liraya satabilir. Muameleden sonra senedi imzalayanın zimmeti 50 dinar borçlanır. İmza edenin mülkü olan 1000 lirayı, senetten faydalanan kişi alır. Daha sonra senetten faydalanan şahıs, 1000 lirayı imza sahibinden vekâleten, kendisine zimmetindeki 50 dinarın karşılığında satar. Sonuçta imza edene karşı onun zimmeti, imzalanmış senedin değeri olan 50 dinar ölçüsünde, bankaya borçlu olur.
Lakin bu yolun yararı oldukça azdır. Çünkü sadece indirimin yabancı para ile gerçekleştiği yerde faydası varıdır. Fakat ülkede kullanılan para hususunda hiçbir etkisi yoktur. Zira alışveriş olarak bunu sahih saymak -sayılabilir şeylerin fazlalık şartı ile alışverişi konusunda geçen sakıncayı göz önünde bulundurunca- mümkün değildir.
Ama surî senedin kıymetinin bankada borç unvanı ile kırdırmak caiz değildir. Şöyle ki; borcu alan ve senedi kullanan kişi senedin isim değerinden daha az bir meblağı bankadan borç olarak alırsa, sonra da bankayı senedi imzalayana -borçlu olmadığı halde- onun tam değerini almak üzere havale ederse, bu faiz olur ve haramdır. Zira bankanın senedin değerini kırmakla ilgili şartı, aslında fazla almayı şart koşmasıdır. Bu ise haramdır. Her ne kadar fazlalık süre tanıma karşılığında olmayıp, bankacılıkla ilgili yapılan bir takım işlemler (mesela, alacağını kaydetmek ve almak gibi) olsa da hüküm aynıdır. Çünkü borcu verenin kendi lehine mali bir çıkar sağlayacak bir şartı, borcu alanın karşısına sürmesi caiz değildir.
Yukarıdaki hüküm özel bankalar hakkındadır. Devlete ait ya da müşterek bankalara gelince: Faizden kurtulmak için şu şekilde hareket edilebilir: Senetten yararlanan şahıs senedi kırdırırken onu satmayı veya borç vermeği niyet etmemeli, niyeti, sahibi bilinmeyen malı eline geçirmek olmalıdır. Bu durumda ihtiyat gereği müçtehitten izin alınmalıdır. Onu kullanmanın sahih olabilmesi için, daha sonra müçtehide müracaat etmelidir. Süre sona erdiğinde, banka senedi imzalayanı, onun değerini ödemeye mecbur ettiği zaman, imza eden şahıs ödediğinin bedelini, eğer onun isteği ile senedi imzalamışsa, senetten faydalanan şahıstan talep edebilir.