Eserleri » Hacc Amelleri
Arama:
NİYABET HÜKÜMLERİ →
← 5- Döndükten Sonra Yeterlilik
HACCA VASİYET ETMEK
73- Boynunda Haccetu'l-İslam olan birinin ölümü yaklaştığında; hac masraflarına yetecek kadar malı olursa, öldükten sonra onun yerine haccedeceklerine emin olacağı girişimlerde bulunmalıdır. Bunu şahitlerin huzurunda vasiyet ederek yerine getirebilir. Malı olmadığı surette ise; başka birinin ücretsiz olarak yerine getireceğine ihtimal verirse aynı şekilde vasiyet etmelidir.
Boynunda Haccetu'l-İslam olan biri ölürse, vasiyet etmemiş olsa da asıl malından onun yerine haccı kaza etmelidirler. Eğer vasiyet eder ama malının üçte birinden alınması şartı getirmezse, yine hac masrafları asıl malından ayrılır. Ama malının üçte birlik kısmından ayrılmasını vasiyet etmişse ve bu miktar da haccı için yeterliyse masrafları üçte birlik kısmından ayırmalıdır. Hac, vasiyet ettiği diğer şeylere mukaddemdir. Ama üçte birlik malı hac masrafları için yeterli olmazsa geri kalanını asıl malından tamamlamaları gerekir.
74- Boynunda Haccetu'l-İslam olduğu halde ölen birinin başkasının yanında alacağı veya emaneti olursa, bazı alimler buyurmuşlar ki; emanet elinde olan bu emaneti mirasçılara verdiği taktirde haccı yerine getirmeyeceklerine ihtimal verirse bu surette emanet sahibinin haccının kazasını yerine getirmek için masraf etmelidir. Bu mal ile mal sahibinin adına kendisi haccedebileceği gibi başkasını ecir de tutabilir. Eğer emanetten bir şey artarsa onu varislerine vermelidir. Elbette bu hüküm sakıncasız değildir.
75- Boynunda Haccetu'l-İslam olduğu halde ölen bir kimsenin humus ve zekât borcu da olursa, elindeki mal da hepsi için yeterli değilse, humus ve zekâtı olan malın kendisi mevcut ise hacdan önce o malın humus ve zekât borcunu ödemelidir. Ama malın kendisi olmaz borcu boynunda kalırsa hac o borçlara mukaddem olur. Ölünün boynunda herhangi bir borç kalmışsa hacdan önce ödenmesi uzak bir ihtimal değildir.
76- Boynunda Haccetu'l-İslam olduğu halde ölen birinin varisleri, ölenin boynunda hac olduğu müddetçe haccın kazasını yerine getirmeye ters düşecek şekilde mirası kullanmaları caiz değildir. Hac masrafının mirasla aynı veya daha az olması fark etmez. Evet, eğer hac masrafları mirastan az olursa, varisin hac masraflarından fazla olan kısmını kullanmasının sakıncası yoktur.
77- Boynunda Haccetu'l-İslam olduğu halde ölen birinin mirası hac masraflarını görecek kadar olmazsa, bu durumda onun humus ya zekât borçları varsa onlar ödenmelidir. Ama borcu yoksa miras varislerindir. Varislerin hac masraflarının eksikliğini kendi mallarından tamamlamaları vacip değildir.
78- Boynunda Haccetu'l-İslam olduğu halde ölen birinin, haccını yaptırmak için vatanından naip tutulmasına gerek yoktur. Mekke'ye en yakın mikattan tutulması da yeterlidir. Elbette en iyisi vatanından naip tutulmasıdır. Ölünün mirası hac masraflarına yetecek kadar olursa, herhangi bir mikattan hatta en ucuza mal olacak mikattan dahi olsa yeterlidir. Ama en iyisi ve en evlası, ölenin mirasının yeterli olması durumunda vatanından naip tutmasıdır. Ama mikat ücretinden daha fazlası, yaşı küçük olan varislerin payından alınmamalıdır. Baliğ olan varislerin payından razı olmaları halinde alınmalıdır.
79- Ölen birinin Haccetu'l-İslam boynunda varsa, mirası hac masraflarına yetecek miktarda olursa, naip tutmaları da gerekse ölenin boynundan kalkması için biran önce girişimde bulunmaları daha iyidir. Eğer ilk yıl mikattan ecir veya naip tutmaları mümkün değilse, vatanından naip tutarak; mikattan naip tutmalarının mümkün olacağını bilseler de bir sonraki yıla ertelememeleri daha iyidir. Fakat mikattan naip tutulmasından dolayı gelen fazla ücret baliğ olmayan çocukların mirasından kesilmemelidir.
80- Boynunda Haccetu'l-İslam olduğu halde ölen birinin mirası haccı için yeterliyse, öbür taraftan sadece normal miktardan fazlasına ecir tutmak mümkün olursa, ihtiyat naip tutulmasında ve varislerin malından tasarruf etmek için bir sonraki yıla haccın ertelenmemesindedir. Bir sonraki yıl mikattan (daha ucuza) naip tutma imkânı olduğunu bilseler de beklemeden naip tutmaları ihtiyat gereğidir. Normal fiyattan fazlası baliğ olmayan varislerin malından hesaplanmamalıdır.
81- Ölen birinin varislerinin bir kısmı ölenin boynunda hac olduğunu söyler diğer bir kısmı inkâr ederlerse, haccın olduğunu söyleyene sadece mirastan aldığı pay oranında hac masrafını ödemesi vaciptir. Örneğin mirasın yarısı ona ulaşmışsa hac masraflarının yarısını ödemelidir. Eğer ödediği miktar hac masrafları için yeterli olursa -eksik olan kısmı bir başkasının tamamlamasıyla da olsa- ecir tutması vacip olur. Yeterli olmazsa vacip olmaz. İkrar edene eksik kalan kısmı, irsin kendisine ulaşan miktarından veya şahsi parasından tamamlaması vacip değildir.
82- Boynunda Haccetu'l-İslam olduğu halde ölen birinin yerine herhangi bir şahıs ücretsiz olarak hac yaparsa bu yeterlidir ve mirasından naip tutmalarına gerek kalmaz. Aynı şekilde mirasın üçte birlik kısmından hac yapılmasını vasiyet eder ve başka biri onun yerine ücretsiz haccederse, bu hac da yeterlidir ve vasiyet ettiği maldan naip tutmaları vacip olmaz. Ama üçte birlik miktardan hac için vasiyet edilen kısım (başkası ücretsiz onun yerine hac yaptı diye) varislerin malı olmaz. Bu miktar ölünün düşüncesine yakın hayırlı bir işte kullanılmalıdır.
83- Boynunda Haccetu'l-İslam varken ölen biri, vatanından naip tutulmasını vasiyet etmişse vatanından naip tutulması vaciptir. Mikat ücretlerinden fazla olan miktar, mirasın üçte birlik kısmından karşılanmalıdır. Sadece hac için vasiyet eder ve bir şey tayin etmezse mikattan naip tutmak yeterlidir. Ama vatanından naip tutulmasını istediğine dair bir alamet varsa, örneğin ayırdığı para vatanından naip tutmaya yetecek kadarsa, bu durumda vatanından naip tutulmalıdır.
84- Vatanından hac edilmesini vasiyet edenin varisi veya vasisi mikattan ecir tutarsa, ödediği para da ölünün malından olursa ecir tutma işlemi batıldır. Fakat ecirin haccı yerine getirmesiyle ölünün üzerinden hac kalkar.
85- Vatanı olmayan bir yerden örneğin, Meşhetli birinin Necef'ten naip tutulmasını vasiyet etmesi halinde, bu vasiyeti yerine getirmek gerekir. Mikattan yapılan haccın ücretinden fazla olan miktar, malının üçte birlik kısmından ayrılır.
86- Eğer Haccetu'l-İslam için onun tarafından naip tutulmasını vasiyet eder ve ücrette tayin ederse, bu vasiyete amel etmek vaciptir. Masrafları da asli mirastan karşılanır. Elbette bu normal ücretten fazla olmadığı durumdadır. Ama eğer fazla olursa farkı malın üçte birlik kısmından alınır.
87- Belirli bir maldan kendisinden taraf haccetmelerini vasiyet ederse, vasisi de malın humus veya zekâtının ödenmediğini bilirse, önce humus veya zekât ödenmeli geri kalan mal ise hac masrafları için kullanılmalıdır. Hac masraflarını karşılamazsa mirasın aslından eksiklik tamamlanmalıdır. Bu, vasiyet ettiği haccın Haccetu'l-İslam olduğu durumdadır. Eğer Haccetu'l-İslam değilse, ölünün isteğine yakın bir hayratta harcanmalıdır. Elbette vasiyetin Haccetu'l-İslam olmadığı bu durumda ölünün hac vasiyetinden amacının birden fazla hayırlı iş olduğu, örneğin biri hayırlı iş diğeri ise bu hayırlı işin hac olması anlaşıldığı durumdadır. Ama böyle bir şey anlaşılmıyorsa geri kalan mal mirastan sayılır ve varislere aittir.
88-Ölü tarafından hac için naip tutmak -vasiyet veya vasiyet dışında başka bir yolla- vacip olduktan sonra naip tutması gereken kimse, tembellik ve ihmalkârlık yapar ve hac için ayrılan mal telef olursa, bundan kendisi sorumludur. Kendi malından ona naip tutması gerekir.
89- Ölünün boynunda hac olduğu kesin olarak bilinir ama yerine getirdiği şüpheli olursa, onun tarafından yerine getirilmeli ve hac giderleri de mirastan karşılanmalıdır.
90- Sırf ecir tutmakla ölünün boynundan hac sorumluluğu kalkmaz. Şu halde; ecirin mazeretli olduğundan veya mazeretsiz haccı yerine getirmediği anlaşılırsa yeniden ecir tutulmalıdır. Ecir tutma masrafı ikinci kez mirasın aslından ayrılır. Birinci ücret ölünün malından ödenmişse ve geri almakta mümkünse geri alınması gerekir.
91- Birden fazla ecir olursa zahiren tutulacak ecir fazilet ve şeref bakımından ölenin şanına uygun olmalıdır. Başkasının ücreti daha az olsa veya ecir ücreti mirasın üçte bir kısmından değil de aslından alınsa ya da, baliğ varislerden bazıları buna razı olmasalar da hüküm aynıdır.
Evet, yukarıdaki şekilde ecir tutmak, ölünün ödemesi gereken borç veya zekât gibi mali yükümlülüklerin ödenmesine engel olursa sakıncalıdır. Aynı şekilde mali vecibe dışında ölünün vasiyet ettiği şeylerin yerine getirilmesine de engel olmamalıdır.
92- Ecir tutmanın vatandan mı yoksa mikattan mı vacip olduğu konusunda ölünün değil, varisin taklit ve içtihadı dikkate alınır. Şu halde eğer ölünün inancı haccın vatandan vacip olduğu yönünde ise ve varisin de inancı mikattan ecir tutmanın caiz olduğu yönünde ise varise vatandan ecir tutması farz değildir.
93- Ölünün boynunda Haccetu'l-İslam olur ve mirası da olmazsa, varise onun yerine ecir tutması vacip değildir. Evet, müminlere özellikle de yakınlarına ölünün üzerindeki hac yükümlülüğünü kaldırmaları müstehaptır.
94- Ölen kendi yerine hac yapılmasını vasiyet ederse ve haccında Haccetu'l-İslam olduğu bilinirse hac giderleri mirasın aslından alınmalıdır. Ama kendisi mirasın üçte birlik kısmından alınmasını vasiyet etmişse ondan alınır. Vasiyet ettiği haccın Haccetu'l-İslam olmadığı bilinirse veya olup olmadığında şüphe oluşursa, haccın masrafları mirasın üçte birlik kısmından alınır.
95- Kendisinden taraf hac yapılmasını vasiyet etmiş, belirli bir şâhısı da yerine getirmesi için belirlemişse vasiyeti yerine getirilmelidir. Ancak o şahıs normal ücretten fazla bir ücret isterse, fazlalık mirasın üçte birlik kısmından alınır. Vasiyet ettiği hac Haccetu'l-İslam ise ve bu iş de mümkün değilse başka birini normal ücrete ecir tutabilirler. Vasiyetinin Haccetu'l-İslam olduğu bilinir, ölünün hacca vasiyet edip hac için şahıs belirlemekten amacı iki şey olursa; biri haccın yapılması diğeri haccın belirli bir kişi tarafından yapılması ise, yukarıdaki şekilde davranılmalıdır.
96- Hacca vasiyet eder ve hiç kimsenin rağbet etmediği bir ücret tayin ederse yani normal bir ücretten az olursa, vasiyet ettiği hac Haccetu'l-İslam olursa eksikliği asıl mirastan karşılamaları gerekir. Eğer Haccetu'l-İslam değilse tayin ettiği ücret ölenin arzusuna uygun hayratta harcanmalıdır. Vasiyetten çeşitlilik kastı varsa, yani ölenin hacı vasiyet etmesinin iki amacı olursa biri hayırlı bir iş yapılması diğeri ise bu hayırlı işin hac olması ise böyle yapılır. Ama çeşitlilik kasıt değilse vasiyet batıldır ve belirlenen ücret mirastan sayılır.
97- Biri evini belirli bir fiyata satar ve müşteriye bu parayı ölümünden sonra hac için harcamasını vasiyet ederse, bu surette evin değeri mirasın bir parçasıdır. Şu halde söz konusu hac Haccetu'l-İslam ise şart gereklidir ve evin parası hac için harcanmalıdır. Hac masrafı normal ücretten fazla olursa normal ücret mirasın aslından ve fazlalık üçte birlik kısmından alınır. Hac Haccetu'l-İslam değilse yine şart geçerlidir ve evin değeri olan hac ücreti mirasın üçte birlik kısmından hesap olunur. Üçte birlik kısım ücretten az olursa söz konusu şart üçte birden fazlası için geçerli olmayacaktır.
98- Eğer bir şahıs öldükten sonra evine karşılık onun yerine haccetmesi için başka biriyle anlaşırsa, böyle bir şart doğrudur ve yerine getirilmelidir. Buna göre; o ev şart edenin mülkiyetinden çıkar ve mirastan sayılmaz. Bu hac müstehap olsa da, ev vasiyet hükmünün dışındadır. Aynı şekilde evini bir başkasına, öldükten sonra satarak parasıyla adına hac yaptırması şartıyla temlik ettiğinde de hüküm aynıdır. Şu halde bunların hepsi sahihtir ve uygulanması gerekmektedir. Şart edilen şey müstehap bir amel olsa da varislerin o evde hiçbir hakkı yoktur. Eğer karşı taraf şarta uymazsa, varislerin muameleyi bozma hakkı yoktur. Ölünün velisi ister vasisi olsun veya şer'i hâkim, anlaşmayı feshedebilir. Feshederse o mülk meyyitin malı olur, sonra da mirastan sayılıp varislere intikal eder.
99- Vasi ölür ve ölmeden önce vasiyet edenin haccı için ecir tutup tutmadığı bilinmezse ve vasiyeti de Haccetu'l-İslam olursa, asıl mirastan ecir tutulması vaciptir. Haccetu'l-İslam olmazsa mirasın üçte birlik kısmından ecir tutulur. Hac için ayrılan mala vasi el koymuşsa, mal mevcut olduğu takdirde, vasinin kendi malından ecir tuttuğu ve vasiyet edenin malını onun yerine aldığı ihtimali olsa bile, geri alınır. Eğer mevcut değilse vasi sorumlu değildir. Çünkü herhangi bir ihmal olmadan malın telef olma ihtimali vardır.
100- Hac için ayrılan malı korumada herhangi bir ihmal olmadan vasinin elinde telef olursa, vasi sorumlu olmaz. Mirasın geri kalan kısmından ecir tutulmalıdır. Bu haccın, Haccetu'l-İslam olması durumundadır. Haccetu'l-İslam olmazsa, mirasın üçte birlik kısmından ecir tutulmalıdır. Eğer miras varisler arasında paylaştırılmışsa, aldıkları mirasın oranında geri alınmalıdır. Örneğin mirasın yarısını alan ücretin yarısını ödemelidir. Aynı şekilde hac için ecir olan haccı yerine getirmeden ölür ve mirası olmaz veya olsa da ondan alınması mümkün olmazsa hüküm aynıdır.
101- Ecir tutmadan önce vasinin elinde mal telef olur ve bu telefin ihmalkârlık yüzünden olduğu bilinmezse, bedelinin vasiden alınması caiz değildir.
102- Eğer biri malından belli bir miktarın Haccetu'l-İslam'ın dışında bir yerde kullanılmasını vasiyet ederse ve o miktarın mirasın üçte birlik kısmından çok olması muhtemel olursa, varislerin izni olmadan tamamının kullanılması caiz değildir.
NİYABET HÜKÜMLERİ →
← 5- Döndükten Sonra Yeterlilik
Boynunda Haccetu'l-İslam olan biri ölürse, vasiyet etmemiş olsa da asıl malından onun yerine haccı kaza etmelidirler. Eğer vasiyet eder ama malının üçte birinden alınması şartı getirmezse, yine hac masrafları asıl malından ayrılır. Ama malının üçte birlik kısmından ayrılmasını vasiyet etmişse ve bu miktar da haccı için yeterliyse masrafları üçte birlik kısmından ayırmalıdır. Hac, vasiyet ettiği diğer şeylere mukaddemdir. Ama üçte birlik malı hac masrafları için yeterli olmazsa geri kalanını asıl malından tamamlamaları gerekir.
74- Boynunda Haccetu'l-İslam olduğu halde ölen birinin başkasının yanında alacağı veya emaneti olursa, bazı alimler buyurmuşlar ki; emanet elinde olan bu emaneti mirasçılara verdiği taktirde haccı yerine getirmeyeceklerine ihtimal verirse bu surette emanet sahibinin haccının kazasını yerine getirmek için masraf etmelidir. Bu mal ile mal sahibinin adına kendisi haccedebileceği gibi başkasını ecir de tutabilir. Eğer emanetten bir şey artarsa onu varislerine vermelidir. Elbette bu hüküm sakıncasız değildir.
75- Boynunda Haccetu'l-İslam olduğu halde ölen bir kimsenin humus ve zekât borcu da olursa, elindeki mal da hepsi için yeterli değilse, humus ve zekâtı olan malın kendisi mevcut ise hacdan önce o malın humus ve zekât borcunu ödemelidir. Ama malın kendisi olmaz borcu boynunda kalırsa hac o borçlara mukaddem olur. Ölünün boynunda herhangi bir borç kalmışsa hacdan önce ödenmesi uzak bir ihtimal değildir.
76- Boynunda Haccetu'l-İslam olduğu halde ölen birinin varisleri, ölenin boynunda hac olduğu müddetçe haccın kazasını yerine getirmeye ters düşecek şekilde mirası kullanmaları caiz değildir. Hac masrafının mirasla aynı veya daha az olması fark etmez. Evet, eğer hac masrafları mirastan az olursa, varisin hac masraflarından fazla olan kısmını kullanmasının sakıncası yoktur.
77- Boynunda Haccetu'l-İslam olduğu halde ölen birinin mirası hac masraflarını görecek kadar olmazsa, bu durumda onun humus ya zekât borçları varsa onlar ödenmelidir. Ama borcu yoksa miras varislerindir. Varislerin hac masraflarının eksikliğini kendi mallarından tamamlamaları vacip değildir.
78- Boynunda Haccetu'l-İslam olduğu halde ölen birinin, haccını yaptırmak için vatanından naip tutulmasına gerek yoktur. Mekke'ye en yakın mikattan tutulması da yeterlidir. Elbette en iyisi vatanından naip tutulmasıdır. Ölünün mirası hac masraflarına yetecek kadar olursa, herhangi bir mikattan hatta en ucuza mal olacak mikattan dahi olsa yeterlidir. Ama en iyisi ve en evlası, ölenin mirasının yeterli olması durumunda vatanından naip tutmasıdır. Ama mikat ücretinden daha fazlası, yaşı küçük olan varislerin payından alınmamalıdır. Baliğ olan varislerin payından razı olmaları halinde alınmalıdır.
79- Ölen birinin Haccetu'l-İslam boynunda varsa, mirası hac masraflarına yetecek miktarda olursa, naip tutmaları da gerekse ölenin boynundan kalkması için biran önce girişimde bulunmaları daha iyidir. Eğer ilk yıl mikattan ecir veya naip tutmaları mümkün değilse, vatanından naip tutarak; mikattan naip tutmalarının mümkün olacağını bilseler de bir sonraki yıla ertelememeleri daha iyidir. Fakat mikattan naip tutulmasından dolayı gelen fazla ücret baliğ olmayan çocukların mirasından kesilmemelidir.
80- Boynunda Haccetu'l-İslam olduğu halde ölen birinin mirası haccı için yeterliyse, öbür taraftan sadece normal miktardan fazlasına ecir tutmak mümkün olursa, ihtiyat naip tutulmasında ve varislerin malından tasarruf etmek için bir sonraki yıla haccın ertelenmemesindedir. Bir sonraki yıl mikattan (daha ucuza) naip tutma imkânı olduğunu bilseler de beklemeden naip tutmaları ihtiyat gereğidir. Normal fiyattan fazlası baliğ olmayan varislerin malından hesaplanmamalıdır.
81- Ölen birinin varislerinin bir kısmı ölenin boynunda hac olduğunu söyler diğer bir kısmı inkâr ederlerse, haccın olduğunu söyleyene sadece mirastan aldığı pay oranında hac masrafını ödemesi vaciptir. Örneğin mirasın yarısı ona ulaşmışsa hac masraflarının yarısını ödemelidir. Eğer ödediği miktar hac masrafları için yeterli olursa -eksik olan kısmı bir başkasının tamamlamasıyla da olsa- ecir tutması vacip olur. Yeterli olmazsa vacip olmaz. İkrar edene eksik kalan kısmı, irsin kendisine ulaşan miktarından veya şahsi parasından tamamlaması vacip değildir.
82- Boynunda Haccetu'l-İslam olduğu halde ölen birinin yerine herhangi bir şahıs ücretsiz olarak hac yaparsa bu yeterlidir ve mirasından naip tutmalarına gerek kalmaz. Aynı şekilde mirasın üçte birlik kısmından hac yapılmasını vasiyet eder ve başka biri onun yerine ücretsiz haccederse, bu hac da yeterlidir ve vasiyet ettiği maldan naip tutmaları vacip olmaz. Ama üçte birlik miktardan hac için vasiyet edilen kısım (başkası ücretsiz onun yerine hac yaptı diye) varislerin malı olmaz. Bu miktar ölünün düşüncesine yakın hayırlı bir işte kullanılmalıdır.
83- Boynunda Haccetu'l-İslam varken ölen biri, vatanından naip tutulmasını vasiyet etmişse vatanından naip tutulması vaciptir. Mikat ücretlerinden fazla olan miktar, mirasın üçte birlik kısmından karşılanmalıdır. Sadece hac için vasiyet eder ve bir şey tayin etmezse mikattan naip tutmak yeterlidir. Ama vatanından naip tutulmasını istediğine dair bir alamet varsa, örneğin ayırdığı para vatanından naip tutmaya yetecek kadarsa, bu durumda vatanından naip tutulmalıdır.
84- Vatanından hac edilmesini vasiyet edenin varisi veya vasisi mikattan ecir tutarsa, ödediği para da ölünün malından olursa ecir tutma işlemi batıldır. Fakat ecirin haccı yerine getirmesiyle ölünün üzerinden hac kalkar.
85- Vatanı olmayan bir yerden örneğin, Meşhetli birinin Necef'ten naip tutulmasını vasiyet etmesi halinde, bu vasiyeti yerine getirmek gerekir. Mikattan yapılan haccın ücretinden fazla olan miktar, malının üçte birlik kısmından ayrılır.
86- Eğer Haccetu'l-İslam için onun tarafından naip tutulmasını vasiyet eder ve ücrette tayin ederse, bu vasiyete amel etmek vaciptir. Masrafları da asli mirastan karşılanır. Elbette bu normal ücretten fazla olmadığı durumdadır. Ama eğer fazla olursa farkı malın üçte birlik kısmından alınır.
87- Belirli bir maldan kendisinden taraf haccetmelerini vasiyet ederse, vasisi de malın humus veya zekâtının ödenmediğini bilirse, önce humus veya zekât ödenmeli geri kalan mal ise hac masrafları için kullanılmalıdır. Hac masraflarını karşılamazsa mirasın aslından eksiklik tamamlanmalıdır. Bu, vasiyet ettiği haccın Haccetu'l-İslam olduğu durumdadır. Eğer Haccetu'l-İslam değilse, ölünün isteğine yakın bir hayratta harcanmalıdır. Elbette vasiyetin Haccetu'l-İslam olmadığı bu durumda ölünün hac vasiyetinden amacının birden fazla hayırlı iş olduğu, örneğin biri hayırlı iş diğeri ise bu hayırlı işin hac olması anlaşıldığı durumdadır. Ama böyle bir şey anlaşılmıyorsa geri kalan mal mirastan sayılır ve varislere aittir.
88-Ölü tarafından hac için naip tutmak -vasiyet veya vasiyet dışında başka bir yolla- vacip olduktan sonra naip tutması gereken kimse, tembellik ve ihmalkârlık yapar ve hac için ayrılan mal telef olursa, bundan kendisi sorumludur. Kendi malından ona naip tutması gerekir.
89- Ölünün boynunda hac olduğu kesin olarak bilinir ama yerine getirdiği şüpheli olursa, onun tarafından yerine getirilmeli ve hac giderleri de mirastan karşılanmalıdır.
90- Sırf ecir tutmakla ölünün boynundan hac sorumluluğu kalkmaz. Şu halde; ecirin mazeretli olduğundan veya mazeretsiz haccı yerine getirmediği anlaşılırsa yeniden ecir tutulmalıdır. Ecir tutma masrafı ikinci kez mirasın aslından ayrılır. Birinci ücret ölünün malından ödenmişse ve geri almakta mümkünse geri alınması gerekir.
91- Birden fazla ecir olursa zahiren tutulacak ecir fazilet ve şeref bakımından ölenin şanına uygun olmalıdır. Başkasının ücreti daha az olsa veya ecir ücreti mirasın üçte bir kısmından değil de aslından alınsa ya da, baliğ varislerden bazıları buna razı olmasalar da hüküm aynıdır.
Evet, yukarıdaki şekilde ecir tutmak, ölünün ödemesi gereken borç veya zekât gibi mali yükümlülüklerin ödenmesine engel olursa sakıncalıdır. Aynı şekilde mali vecibe dışında ölünün vasiyet ettiği şeylerin yerine getirilmesine de engel olmamalıdır.
92- Ecir tutmanın vatandan mı yoksa mikattan mı vacip olduğu konusunda ölünün değil, varisin taklit ve içtihadı dikkate alınır. Şu halde eğer ölünün inancı haccın vatandan vacip olduğu yönünde ise ve varisin de inancı mikattan ecir tutmanın caiz olduğu yönünde ise varise vatandan ecir tutması farz değildir.
93- Ölünün boynunda Haccetu'l-İslam olur ve mirası da olmazsa, varise onun yerine ecir tutması vacip değildir. Evet, müminlere özellikle de yakınlarına ölünün üzerindeki hac yükümlülüğünü kaldırmaları müstehaptır.
94- Ölen kendi yerine hac yapılmasını vasiyet ederse ve haccında Haccetu'l-İslam olduğu bilinirse hac giderleri mirasın aslından alınmalıdır. Ama kendisi mirasın üçte birlik kısmından alınmasını vasiyet etmişse ondan alınır. Vasiyet ettiği haccın Haccetu'l-İslam olmadığı bilinirse veya olup olmadığında şüphe oluşursa, haccın masrafları mirasın üçte birlik kısmından alınır.
95- Kendisinden taraf hac yapılmasını vasiyet etmiş, belirli bir şâhısı da yerine getirmesi için belirlemişse vasiyeti yerine getirilmelidir. Ancak o şahıs normal ücretten fazla bir ücret isterse, fazlalık mirasın üçte birlik kısmından alınır. Vasiyet ettiği hac Haccetu'l-İslam ise ve bu iş de mümkün değilse başka birini normal ücrete ecir tutabilirler. Vasiyetinin Haccetu'l-İslam olduğu bilinir, ölünün hacca vasiyet edip hac için şahıs belirlemekten amacı iki şey olursa; biri haccın yapılması diğeri haccın belirli bir kişi tarafından yapılması ise, yukarıdaki şekilde davranılmalıdır.
96- Hacca vasiyet eder ve hiç kimsenin rağbet etmediği bir ücret tayin ederse yani normal bir ücretten az olursa, vasiyet ettiği hac Haccetu'l-İslam olursa eksikliği asıl mirastan karşılamaları gerekir. Eğer Haccetu'l-İslam değilse tayin ettiği ücret ölenin arzusuna uygun hayratta harcanmalıdır. Vasiyetten çeşitlilik kastı varsa, yani ölenin hacı vasiyet etmesinin iki amacı olursa biri hayırlı bir iş yapılması diğeri ise bu hayırlı işin hac olması ise böyle yapılır. Ama çeşitlilik kasıt değilse vasiyet batıldır ve belirlenen ücret mirastan sayılır.
97- Biri evini belirli bir fiyata satar ve müşteriye bu parayı ölümünden sonra hac için harcamasını vasiyet ederse, bu surette evin değeri mirasın bir parçasıdır. Şu halde söz konusu hac Haccetu'l-İslam ise şart gereklidir ve evin parası hac için harcanmalıdır. Hac masrafı normal ücretten fazla olursa normal ücret mirasın aslından ve fazlalık üçte birlik kısmından alınır. Hac Haccetu'l-İslam değilse yine şart geçerlidir ve evin değeri olan hac ücreti mirasın üçte birlik kısmından hesap olunur. Üçte birlik kısım ücretten az olursa söz konusu şart üçte birden fazlası için geçerli olmayacaktır.
98- Eğer bir şahıs öldükten sonra evine karşılık onun yerine haccetmesi için başka biriyle anlaşırsa, böyle bir şart doğrudur ve yerine getirilmelidir. Buna göre; o ev şart edenin mülkiyetinden çıkar ve mirastan sayılmaz. Bu hac müstehap olsa da, ev vasiyet hükmünün dışındadır. Aynı şekilde evini bir başkasına, öldükten sonra satarak parasıyla adına hac yaptırması şartıyla temlik ettiğinde de hüküm aynıdır. Şu halde bunların hepsi sahihtir ve uygulanması gerekmektedir. Şart edilen şey müstehap bir amel olsa da varislerin o evde hiçbir hakkı yoktur. Eğer karşı taraf şarta uymazsa, varislerin muameleyi bozma hakkı yoktur. Ölünün velisi ister vasisi olsun veya şer'i hâkim, anlaşmayı feshedebilir. Feshederse o mülk meyyitin malı olur, sonra da mirastan sayılıp varislere intikal eder.
99- Vasi ölür ve ölmeden önce vasiyet edenin haccı için ecir tutup tutmadığı bilinmezse ve vasiyeti de Haccetu'l-İslam olursa, asıl mirastan ecir tutulması vaciptir. Haccetu'l-İslam olmazsa mirasın üçte birlik kısmından ecir tutulur. Hac için ayrılan mala vasi el koymuşsa, mal mevcut olduğu takdirde, vasinin kendi malından ecir tuttuğu ve vasiyet edenin malını onun yerine aldığı ihtimali olsa bile, geri alınır. Eğer mevcut değilse vasi sorumlu değildir. Çünkü herhangi bir ihmal olmadan malın telef olma ihtimali vardır.
100- Hac için ayrılan malı korumada herhangi bir ihmal olmadan vasinin elinde telef olursa, vasi sorumlu olmaz. Mirasın geri kalan kısmından ecir tutulmalıdır. Bu haccın, Haccetu'l-İslam olması durumundadır. Haccetu'l-İslam olmazsa, mirasın üçte birlik kısmından ecir tutulmalıdır. Eğer miras varisler arasında paylaştırılmışsa, aldıkları mirasın oranında geri alınmalıdır. Örneğin mirasın yarısını alan ücretin yarısını ödemelidir. Aynı şekilde hac için ecir olan haccı yerine getirmeden ölür ve mirası olmaz veya olsa da ondan alınması mümkün olmazsa hüküm aynıdır.
101- Ecir tutmadan önce vasinin elinde mal telef olur ve bu telefin ihmalkârlık yüzünden olduğu bilinmezse, bedelinin vasiden alınması caiz değildir.
102- Eğer biri malından belli bir miktarın Haccetu'l-İslam'ın dışında bir yerde kullanılmasını vasiyet ederse ve o miktarın mirasın üçte birlik kısmından çok olması muhtemel olursa, varislerin izni olmadan tamamının kullanılması caiz değildir.