Büyük Taklid Merci'i Sayın Seyyid Ali Hüseyni Sistani’nin Bürosunun Resmi İnternet Sitesi

Eserleri » Tam İlmihal

MİRAS HÜKÜMLERİ → ← VAKIF HÜKÜMLERi

VASİYET HÜKÜMLERİ

2652- Vasiyet; insanın, ölümünden sonra kendisi için bazı işlerin yapılmasını istemesine veya ölümünden sonra malvarlığının bir kısmını başkasının mülkiyetine geçirmelerini veya hayırlı işlerde harcamalarını söylemesine ya da kendi evladı ile yetki sahibi olduğu kimseler hakkında belirli bir kimseyi yetkili tayin etmesine denir. Kendisine vasiyet edilen [ve vesâyeti yüklenen] kimseye "vasî" denir.

2653-
Konuşamayan, işaretle maksadını anlatabilirse, işaretle her şeye vasiyet edebilir. Hatta konuşabilen bir kişi, işaretle maksadını anlatır ve vasiyet ederse, vasiyeti sahihtir.

2654-
Ölen bir kişinin imza ve mührüyle yazılı bir vasiyet olursa, alametler vasiyetin ölen kişiye ait olduğunu gösterirse, o vasiyete amel edilmelidir.

2655-
Vasiyet eden kişi, baliğ, akıllı olmalı ve aptal olmamalıdır. Vasiyeti kendi isteğiyle yapmalıdır. Şu halde, baliğ olmayan çocuğun vasiyeti sahih değildir. Ancak on yaşında olur yakınlarına veya umumun hayrına vasiyet etmiş olursa, bu iki durumda onun vasiyeti sahihtir. Yakınlarından başkası için vasiyet eder veya yedi yaşındaki çocuğun malından az bir miktarın başkasının malı olmasını vasiyet ederse, bu vasiyetin geçerli olması şüphelidir. İhtiyata uymak gerekir. Aptal bir kişinin malında yapmış olduğu vasiyeti geçerli değildir. Malı dışında, mesela ölüm merasimi için vasiyette bulunursa sahihtir.

2656-
İnsan intihar etmek amacıyla, öldürücü bir şekilde kendini yaralar veya zehir içerse; malının bir kısmını belli bir masrafta harcanmasını vasiyet ederek ölürse, vasiyeti sahih değildir. Ancak bunları Allah yolunda cihat amacıyla yaparsa, vasiyeti sahihtir. Malının dışında yapmış olduğu vasiyetler de sahihtir.

2657-
İnsan, malının bir kısmının bir şâhısın olması için vasiyet ederse; vasiyet edilen kişi vasiyet edenin ölümünden önce veya sonra o vasiyeti kabul ederse, vasiyet edilen şey vasiyet edenin malının üçte birinden de fazla olmazsa, vasiyet eden öldükten sonra, vasiyet edilen kişi, o mala sahip olur.

2658-
İnsan, kendisinde ölüm alametlerini gördüğünde, zaman kayıp etmeden halkın emanetlerini geri vermelidir. Veya 2302. meselede açıklandığı gibi onlara haber vermelidir. Bir insan halka borçlu olur, borcu ödeme vakti gelmez veya vakti gelmiş alacaklı istemiyor veya alacaklı ister o ödeyemiyorsa, ölümünden sonra borcun kesin ödeneceğine kanaat edebileceği bir şey yapmalıdır. Mesela borcu olduğunu kimse bilmiyorsa, vasiyet etmelidir. Vasiyetine de şahit tutmalıdır. Ama vermek gücü olur, borcun ödeme zamanı gelmiş, alacaklı da alacağını istiyorsa, ölüm alametlerini görmese de, onu zamanında ödemelidir.

2659-
Ölüm alametlerini kendisinde gören, üzerinde humus, zekât ve başkalarının hakkı olan, o an ödeyemiyorsa; kendisinden malı varsa veya onu birisinin ödeyeceğine ihtimal verirse, ölümünden sonra kesin ödeneceğini kanaat edecek bir iş yapmalıdır. Mesela güvendiği birisine vasiyet etmelidir. Aynı şekilde ona hac vacip olursa, o an naip tutamazsa, vasiyet etmelidir. Ancak şer’i borcunu o an ödeyebiliyorsa, ölüm alametleri olmasa da, zaman kayıp etmeden ödemelidir.

2660-
Kendisinde ölüm alametleri gören, üzerinde kaza oruç ve namazı olursa, ölümünden sonra yapacaklarına kanaat etmesi için bir şeyler yapmalıdır. Mesela kendi malından onları yapması için ecir tutmalarını vasiyet etmelidir. Malı olmaz, ama birisinin ücretsiz yapabileceğine ihtimal verirse, yine de vasiyet etmesi vaciptir. Ancak -büyük oğlan gibi- haber vermesi durumunda onun kaza orucunu tutup namazlarını kılacağını bilirse, haber vermesi yeterlidir. Vasiyet etmesine gerek yoktur.

2661-
Kendisinde ölüm alametlerini gören, başkasının yanında veya bir yere gizlettiği ve mirasçılarının bilmediği bir malı olursa, farz ihtiyat gereği onlara haber vermelidir. Küçük çocukları için kayyım tayin etmesine gerek yoktur. Kayyımları olmaması durumunda malları veya kendileri telef olacak olurlarsa, onlar için güvenilir kayyım tayin edilmelidir.

2662-
Vasi tayin edilen kişi, akıllı olmalıdır. Vasiyet edenin hem vasiyet edilen konularda hem de vacip ihtiyata gereği başkaları konusunda da güvenilir olmalıdır. Müslüman bir şahısın vasisi, vacip ihtiyat gereği Müslüman olmalıdır. Mükellef olmayan çocuğa yalnız vasiyet etmek, vasiyet edenin, velisinden izinsiz çocuğun tasarruf etmesi için olursa, vacip ihtiyat gereği sahih değildir. Onun tasarruf etmesi şer’i hâkimin izniyle olmalıdır. Ama vasiyet edenin amacı, çocuk buluğa erdiğinde veya velisinin izniyle tasarruf edebilmesi olursa, sakıncası yoktur.

2663-
İnsan, kendisine birden fazla vasi tayin eder ve her birinin tek başına vasiyete amel etmelerine izin verilirse, vasiyete uymak için birbirlerinden izin almalarına gerek yoktur. İzin vermez, hepsinin birden vasiyete amel etmelerini söyler veya hiçbir şey söylemezse, birbirlerinden görüş alarak vasiyete amel etmelidirler. Birlikte vasiyete amel etmeye razı olmazlarsa, birbirleriyle anlaşmaya her hangi bir engel olursa, şer’i hâkim onları birlikte vasiyete amel etmeleri için mecbur eder, itaat etmez veya şer’i engel her biri için olursa, şer’i hâkim onlardan birisinin yerine bir başkasını tayin edebilir.

2664-
İnsan, vasiyetinden vazgeçer, mesela malının üçte birisini bir kişiye verilmesini söyler, daha sonra vermemelerini iterse, vasiyet bozulur. Eğer vasiyetini değiştirir, mesela çocukları için bir kayyım tayin eder, daha sonra onun yerine bir başkasını kayyım olarak tayin ederse, birinci vasiyeti bozulur, ikinci vasiyetine amel edilmelidir.

2665-
Vasiyetinden vazgeçtiğini gösteren bir iş yaparsa, mesela birisine verilmesi için vasiyet ettiği evi satarsa, veya geçmiş vasiyeti anımsayarak o evi satması için birisini vekil ederse, yapmış olduğu vasiyet bozulur.

2666-
Belli bir şeyi, birisine verilmesi için vasiyet eder, daha sonra onun yarısını bir başkasına verilmesini vasiyet ederse, her birine o malın yarısı verilmelidir.

2667-
Ölümüne sebep olacak hastalıkta, malının bir bölümünü bir kişiye bağışlar, ölümünden sonra malından bir miktarını da başka birisine verilmesini vasiyet ederse; malının üçte biri her ikisine yeterli gelmez, mirasçılar da malın üçte birinden fazlasının verilmesine razı olmazlarsa, önce bağış yaptığı malı kendi malından çıkarılmalıdır, daha sonra geriye kalan malı vasiyet ettiği yerlere harcanmalıdır.

2668-
Malının, üçte birisini satıp, gelirini belli bir masrafa harcamalarını vasiyet ederse, vasiyete göre amel edilmelidir.

2669-
Ölümüne sebep olacak hastalıkta iken, birisine bir miktar borçlu olduğunu söyler, mirasçılara zarar vermek için söylenebileceği tahmin edilirse, tayin ettiği miktarı malının üçte bir bölümünden ödenmelidir. Mirasçılara zarar verme kastıyla olmadığı anlaşılırsa, vasiyeti geçerlidir ve asıl malından verilmelidir.

2670-
Bir şeyin, birine verilmesi vasiyet edilirse, vasiyet edilen kişinin vasiyet edildiği esnada bulunması şart değildir. Vasiyetten edenin ölümünden sonra dünyaya gelirse, vasiyet edilen şey ona verilmelidir. Ama vasiyet edenin ölümünden sonra vasiyet ettiği kişi mevcut olmazsa, vasiyetten çeşitli yerlerde harcanabileceği anlaşılırsa, vasiyet edenin isteğine en yakın yerlere harcanılmalıdır. Aksi taktirde, varisler o malı kendi aralarında bölebilirler. Kendi malından, bir şeyi ölümünden sonra bir şâhısa verilmesini vasiyet eder, vasiyet eden öldüğünde vasisi mevcutta olursa, her ne kadar henüz canlanmayan ana rahminde bir çocuk dahi olsa, vasiyet sahihtir. Ama mevcut olmazsa, vasiyet batıldır. Vasiyet edilen şey varisler arasında taksim edilir.

2671-
İnsan, birisi tarafından vasi tayin edildiğini anlarsa, o ölmeden vasi olmaya hazır olmadığını ona haber verirse, ölümünden sonra vasiyete amel etmesi gerekmez. Ancak vasiyet eden ölmeden, onu vasi kıldığını bilmez veya bilir fakat vasiyete amel edemeyeceğini ona haber veremezse, vasiyete amel etmenin zorluğu yoksa vasiyete amel etmelidir. Yine vasi, vasiyet edenin ölümünden önce vasi olduğunu anlar, fakat vasiyet eden hastalığın şiddetinden veya başka bir engelden dolayı başka birisine vasiyet edemezse, vacip ihtiyat gereği vasiyeti kabul etmelidir.

2672-
Vasiyet eden ölürse, vasi tayin edilen kişi, bir başkasını vasi tayin ederek kendisini kenara çekemez. Ölenin, bizzat vasinin kendisinin o işi yapmasını kast etmediği, sadece o işin yapılmasını istediği anlaşılırsa, vasi, o işi yapması için bir başkasını vekil tayin edebilir.

2673-
İnsan, iki kişiyi kendisine vasi tayin eder ve onlardan birisi ölür, delirir veya kâfir olursa, vasiyetten, bu durumlarda diğerinin tek başına vasi olabileceği anlaşılırsa, ona göre amel edilmelidir. Bu şekilde anlaşılmazsa, şer’i hâkim onun yerine bir başkasını tayin eder. Eğer her ikisi de ölür, delirir veya kâfir olursa, şer’i hâkim her ikisinin yerine başka iki kişi tayin eder. Bir kişi vasiyeti yerine getirecek olursa, iki kişiye belirlemeye gerek kalmaz.

2674-
Vasi, ölen bir şahısın vasiyetine tek başına amel edemezse, vekil veya ücretli işçi tutmakla da olsa, şer’i hâkim ona yardım için bir başka kişiyi tayin edebilir.

2675-
Ölen kişinin bir miktar malı, vasisinin elinde telef olursa, onu korumada ihmallik eder veya aşırılığa giderse, mesela ölen şahıs, “malımdan belli bir kısmını falan şehrin fakirlerine ver” der, o da malı başka bir şehir’e götürür ve yolda telef olursa, ondan sorumludur. Ama ihmallik yapmaz ve aşırılığa gitmezse, sorumlu değildir.

2676-
İnsan, bir kişiyi vasi tayin eder, o öldüğünde bir başkasının vasi olmasını söylerse, birinci vasi öldükten sonra ikinci vasi, vasiyete amel etmelidir.

2677-
Ölen bir kişiye, istitaet yoluyla hac vacip olursa; humus, zekât ve başkalarının hakkı gibi ödenmesi vacip olan borçları varsa, bunlar, ölenin vasiyeti olmasa da malının aslından verilmelidir. Ama keffaretler, nezirler ve adak haccını vasiyet ederse, malının üçte bir bölümünden ödenmelidir.

2678-
Ölenin malı borcundan, vacip haccından, ona farz olan humus ve zekâttan ve boynunda bulunan başkalarının hakkından fazla gelirse, malının üçte birini veya üçte birinin bir kısmını bir yere harcamayı vasiyet etmişse, vasiyetine amel edilmelidir. Vasiyet etmemişse, geriye artan kısmı varisler arasında taksim edilmelidir.

2679-
Ölenin tayin ettiği masraf, malının üçte birinden fazla olursa, artan kısmına varislerin sözlü veya fiili izinleri olması halinde vasiyet sahihtir. Kalp razılığı yeterli değildir. Ölümünden bir müddet geciktikten sonra da izin verirlerse, yine vasiyet sahihtir. Varislerden bazıları izin verir bazıları vermezse, izin verenlerin hissesinde, vasiyet geçerli ve sahih olur.

2680-
Ölenin tayin ettiği masraf malının üçte birinden fazla olur ve varisler ona izin verirlerse, daha sonra izinlerinden geri dönemezler. Vasiyet eden hayatta iken izin vermemişlerse, ölümünden sonra izin verebilirler. Ölümünden sonra ret ederlerse, daha sonra verilen iznin hiçbir etkisi yoktur.

2681-
Malının üçte birinden humus, zekât ve başka borçlarını ödemelerini, kazaya kalan namaz ve oruçları için ecir tutmalarını ve fakirleri doyurmak gibi müstehap bir iş yapmalarını vasiyet ederse, öncelikle onun borçları ödenmelidir. Artarsa, oruç ve namazı için ecir tutulması gerekir, yine artarsa söylediği müstehap ameller için harcanmalıdır. Malının üçte biri yalnız borcunu ödemeğe yeter, varisleri üçte birden fazlasını ödenmesi için izin vermezlerse, namaz ve oruç için ve müstehap ameller için yapılan vasiyet batıl olur.

2682-
Ölen kişi, borcunun ödenmesini, oruç ve namazı için ecir tutulmasını ve müstehap ameller yapılmasını vasiyet eder, fakat üçte birlik bölümden vasiyet etmemişse, borçlarını malının aslından ödenmelidir. Eğer artarsa, artanın üçte birini namaz, oruç ve müstehap ameller için harcanmalıdır. Malın üçte biri yetersiz gelir ve varisler izin verirse, vasiyete amel edilmelidir. İzin verilmezse, namaz ve oruç için malın üçte birinden ecir tutulmalı, eğer artarsa fazlalık vasiyet ettiği müstehap ameller için harcanmalıdır.

2683-
bir kişi, ölenin belli bir meblağı ona ödenmesini vasiyet ettiğini söyler, onu iki adil kişi de onaylarsa veya yemin eder ve bir adil kişide onu tasdik ederse, veya bir adil erkek ve iki adil kadın ya da dört adil kadın, ona şahitlik yaparsa, istediği miktar verilmelidir. Biri dil kadın şahitlik yaparsa istediğinin dörtte biri verilmelidir. İki adil kadın şahitlik yaparsa, istediğinin yarısı, üç adil kadın şahitlik yaparsa istediğinin dörtte üçün verilmelidir. Yine, şahitlik yapacak Müslüman olmazsa, kitap ehli zimmî ve kendi dininde adil olan iki kâfir dediklerini onaylarsa, istediği ona verilmelidir.

2684-
Bir kişi, ölenin malını bir yere harcamak için vasi tayin edildiğini söylerse, sözünün doğru olması için iki adil şahit onu tasdik etmelidir. Şahitlik yapacak Müslüman olmazsa, kendi dininde adil olan iki zimmî kâfir onu tasdik etmelidir. Aynı şekilde varislerin ikrarıyla da, tespit olunur.

2685-
İnsan, malından bir şeyin bir kişiye ait olduğunu vasiyet eder, o şahıs kabul veya ret etmeden önce vefat ederse, varisler onu ret etmedikçe onu kabul edebilir. Bu hüküm vasiyet edenin vasiyetten vazgeçmemesi durumundadır, vazgeçerse o şeyde hiçbir hakkı olmaz.
MİRAS HÜKÜMLERİ → ← VAKIF HÜKÜMLERi
العربية فارسی اردو English Azərbaycan Türkçe Français