Eserleri » Tam İlmihal
Arama:
AHDETMEKLE İLGİLİ HÜKÜMLER →
← SU İÇERKEN MEKRUH OLAN ŞEYLER
NEZİR (ADAK) VE AHD HÜKÜMLERİ
2598- Nezir; insanın Allah rızası için hayır bir işi yapmayı veya yapılmaması daha iyi olan bir işi Allah rızası için terk etmeyi kendisine vacip etmesidir.
2599- Nezirde, akit okunması gereklidir. Arapça okunması gerekli değildir. Mesela, “hastam iyileşirse, Allah rızası için fakire on lira vereceğim” derse, nezri sahih olur. Eğer “Allah için şöyle yapmayı nezir ettim” derse, vacip ihtiyat gereği ona amel etmelidir. Allah’ın ismini zikretmeden yalnızca, “nezir ettim” der veya Allah’ın evliyalarının birisinin ismini zikrederse, nezri sahih değildir. Sahih nezir edilir, fakat bilerek nezre amel edilmezse, günah işlemiştir. Keffaret de ödemelidir. Nezre amel etmemenin keffareti yemin keffareti gibidir, bu ise ileride açıklanacaktır.
2600- Nezir eden, baliğ ve akıllı olmalı, kendi irade ve kastıyla nezir etmelidir. Nezir etmeye mecbur edilenin ve sinirlenerek iradesiz nezredenin nezri sahih değildir.
2601- Aptal (yani, malını anlamsız yerlerde harcayan) bir şahıs, fakire bir şey vermesini nezrederse, nezri sahih değildir. Müflis, tasarruf etmekten men edildiği bir malı fakire vermeği nezrederse, bu nezir sahih değildir.
2602- Kocasının zevk alma hakkıyla çelişirse nezir etmeden önce veya daha sonra kocasından izin almadan kadının nezir etmesi sahih değildir. Evlenmeden önce dahi nezretmiş olsa hüküm aynıdır. Kocasından izinsiz kadının kendi malından nezir etmesi sakıncalıdır. Bu konuda ihtiyat edilmelidir. Hac, zekât, sadaka, baba-anneye ve yakınlara ihsan etmede, kocanın izni gerekmez.
2603- Kadın, kocasının izniyle nezir ederse, daha sonra kocası onun nezrini bozamaz ve nezrini yerine getirmesine engel olamaz.
2604- Evladın nezir etmesinde babanın izni şart değildir. Anne veya baba, şefkatten dolayı çocuklarını yapmış olduğu nezirden men ederler ve onlara uymamak incinmelerine sebep olursa, nezir batıl olur.
2605- insan yapabileceği bir şeyi nezretmelidir. Mesela yaya olarak Kerbela’ya gidemeyeceği halde yaya gitmeyi nezrederse, nezri sahih değildir. Nezrettiğinde yapmaya gücü olur daha sonra aciz olursa nezri batıl olur. Ona bir şey de gelmez. Fakat oruç tutmayı nezreder, daha sonra nezre amel etmekten aciz olursa, vacip ihtiyat gereği her gününe 750gr yiyecek fakire vermelidir veya orucu tutması için birisine 1.5 kg yiyecek vermelidir.
2606- Haram veya mekruh olan bir iş yapmak için veya vacip veya müstehap bir ameli terk etmek için yapılan nezir sahih değildir.
2607- Mubah olan bir işi yapmayı veya terk etmeği nezrederse ve bu işin yapılıp yapılması şer’i olarak her yönden eşit olursa, yapılan nezir sahih değildir. Yapılmasının şer’i açıdan faydalı tarafı olur, o faydalı olacak yönünü kastederek nezreder, mesela ibadet için güçlenmek amacıyla bir şeyi yemeği nezrederse, nezri sahihtir. Aynı şekilde terk edilmesi bir yönüyle şer’i açıdan iyi olur ve ondan dolayı terk etmeyi niyet ederse, mesela sigara dumanı rahatlıkla ibadet etmeği engelliyorsa, onu kullanmamak için nezrederse, yapmış olduğu nezir sahihtir. bunu terk etmek daha sonra ona zararlı olursa nezri bozulur.
2608- Farz namazını, sevabının kendiliğinden artmadığı bir yerde kılmayı nezrederse, mesela namazı odanın birinde kılmayı nezreder, orda namaz kılınmasının şer’i açıdan bir faydası olursa, mesela sessizliğinden dolayı huzurlu bir şekilde namaz kılınmasına sebep olursa, o amaçla ettiği nezir sahihtir.
2609- Bir işi yapmak için nezreden insan, o işi nezrettiği gibi yapmalıdır. Ayın birinde sadaka vermeği, oruç tutmayı veya aybaşı namazını kılmayı nezrederse, ondan önce veya sonra yapması yeterli değildir. Aynı şekilde hastam iyileşince sadaka vereceğim der, iyileşmeden sadakayı verirse yeterli değildir.
2610- Oruç tutmayı nezreder, miktar ve zamanını tayin etmezse, bir gün oruç tutması yeterlidir. Aynı şekilde namaz kılmayı nezreder kaç rekât olduğunu ve özelliklerini tayin etmezse iki rekâtlık bir namaz veya vitir namazını kılması yeterlidir.
Sadaka vermeği nezreder cins ve miktarını tayin etmezse, sadaka verdi denecek kadar bir şeyi sadaka olarak verirse yeterlidir. Allah için bir şeyi yapmayı nezreder, bir namaz kılar veya bir gün oruç tutar veya bir miktar sadaka verirse, nezrine amel etmiş olur.
2611- Belli bir günü oruç tutmak için nezrederse, tayin ettiği günün orucunu tutmalıdır. Bilerek o günün orucunu tutmazsa, o günün kazasını yapmakla birlikte kefaret de vermelidir. Ancak o gün yolculuğa çıkıp orucu tutmayabilir. Yolculukta olursa ikamet kastı yapıp orucu tutması gerekmez. Yolculuk, hastalık ve aylık adet görmek gibi sebeplerden dolayı nezrettiği orucu tutmazsa, kazasını yapmalıdır. Kefaret gerekmez.
2612- İnsan bilerek nezrine amel etmezse, kefaret vermelidir.
2613- Bir işi belli bir müddet için terk etmeği nezrederse, o müddet geçtikten sonra o işi tekrar yapabilir. Müddet dolmadan, unutkanlık veya mecburluktan dolayı o işi yaparsa ona bir şey vacip olmaz. Ancak mecburluk giderilir veya hatırladığında, o işi müddeti bitene kadar terk etmelidir. Müddet dolmadan ve hiçbir mazereti yokken o işi yaparsa keffaret vermelidir.
2614- Bir işi terk etmek için nezredilir, fakat vakit tayin edilmez, unutkanlık, mecburluk, gaflet veya yanlışlıkla o işi yapar veya birisi onu yapmak için mecbur eder veya mazeretli cahil olursa, ona kefaret vacip olmaz. Nezri ise bakidir. Ondan sonra bilerek o işi yaparsa kefaret vermelidir.
2615- Her haftanın belli bir gününü, mesela Cuma günlerini oruç tutmak için nezreder ve cumanın birisi kurban veya ramazan bayramına denk gelir ya da başka bir mazeretten dolayı, örneğin yolculuğa çıkar veya adet görürse, o günü oruç tutmamalı o günü daha sonra kaza etmelidir.
2616- Belli bir meblağı sadaka vermeye nezreder, sadakayı vermeden vefat ederse, o miktarın onun malından sadaka verilmesine gerek yoktur. Buluğ çağına ermiş varislerin, o miktarı kendi hisselerinden vermeleri daha iyidir.
2617- Belli bir fakire sadaka vermeyi nezrederse, onu başka bir fakire veremez. O fakir ölürse onun mirasçılarına verilmesi gerekmez.
2618- Masum imamlardan birinin mesela imam Hüseyin’in (a.s) ziyaretine gitmeği nezrederse, başka bir İmam’ın (s.a) ziyaretine gitmesi yeterli değildir. Herhangi bir mazeretten dolayı o imamın ziyaretine gidemezse, ona bir şey vacip olmaz.
2619- İnsan ziyarete gitmeyi nezreder fakat ziyaret guslü ve namazını nezretmezse, onları yapmasına gerek yoktur.
2620- Masum İmam’ın (a.s) veya imam zadelerden birisinin türbesi için bir şey nezredilir, masraf yeri tayin edilmezse nezrettiği şeyi o türbenin tamiri, aydınlatılması, halı ve benzeri ihtiyaçları için kullanılmalıdır. Mümkün olmaz veya o türbenin hiçbir ihtiyacı olmazsa, o türbenin muhtaç ziyaretçileri için harcanmalıdır.
2621- Peygamber (s.a.a)için, imamlardan (a.s) veya imam zadelerden ve ulemadan birisi için belli bir masraf kastedilirse nezredilirse, kastedilen masraf harcanmalıdır. Belli bir masraf kastedilmemişse, ona bağlı olan her yere harcanmalıdır. Onun türbesine, muhtaç ziyaretçilerine veya onun ismini yükselten bir kurum ve kuruluşa harcanmalıdır.
2622- Sadaka veya 12 imam için nezredilmiş bir koyun, nezredilmiş yere harcanmadan yavrular ve süt verirse, nezrederken her şeyini kast etmedikçe, nezredene aittir. Yün ve daha sonra almış olduğu eti nezredilen yere aittir.
2623- Hastası iyileşince veya yolcusu döndüğünde, bir işin yapılması nezredilir, daha sonra nezretmeden hastanın iyileştiği ve yolcunun döndüğü anlaşılırsa, nezre amel etmek gerekmez.
2624- Baba veya anne, kızını bir seyitle evlendirmeği nezrederse, onların nezrinin kız üzerinde hiçbir etkisi olmaz ve kıza hiçbir sorumluluk getirmez.
AHDETMEKLE İLGİLİ HÜKÜMLER →
← SU İÇERKEN MEKRUH OLAN ŞEYLER
2599- Nezirde, akit okunması gereklidir. Arapça okunması gerekli değildir. Mesela, “hastam iyileşirse, Allah rızası için fakire on lira vereceğim” derse, nezri sahih olur. Eğer “Allah için şöyle yapmayı nezir ettim” derse, vacip ihtiyat gereği ona amel etmelidir. Allah’ın ismini zikretmeden yalnızca, “nezir ettim” der veya Allah’ın evliyalarının birisinin ismini zikrederse, nezri sahih değildir. Sahih nezir edilir, fakat bilerek nezre amel edilmezse, günah işlemiştir. Keffaret de ödemelidir. Nezre amel etmemenin keffareti yemin keffareti gibidir, bu ise ileride açıklanacaktır.
2600- Nezir eden, baliğ ve akıllı olmalı, kendi irade ve kastıyla nezir etmelidir. Nezir etmeye mecbur edilenin ve sinirlenerek iradesiz nezredenin nezri sahih değildir.
2601- Aptal (yani, malını anlamsız yerlerde harcayan) bir şahıs, fakire bir şey vermesini nezrederse, nezri sahih değildir. Müflis, tasarruf etmekten men edildiği bir malı fakire vermeği nezrederse, bu nezir sahih değildir.
2602- Kocasının zevk alma hakkıyla çelişirse nezir etmeden önce veya daha sonra kocasından izin almadan kadının nezir etmesi sahih değildir. Evlenmeden önce dahi nezretmiş olsa hüküm aynıdır. Kocasından izinsiz kadının kendi malından nezir etmesi sakıncalıdır. Bu konuda ihtiyat edilmelidir. Hac, zekât, sadaka, baba-anneye ve yakınlara ihsan etmede, kocanın izni gerekmez.
2603- Kadın, kocasının izniyle nezir ederse, daha sonra kocası onun nezrini bozamaz ve nezrini yerine getirmesine engel olamaz.
2604- Evladın nezir etmesinde babanın izni şart değildir. Anne veya baba, şefkatten dolayı çocuklarını yapmış olduğu nezirden men ederler ve onlara uymamak incinmelerine sebep olursa, nezir batıl olur.
2605- insan yapabileceği bir şeyi nezretmelidir. Mesela yaya olarak Kerbela’ya gidemeyeceği halde yaya gitmeyi nezrederse, nezri sahih değildir. Nezrettiğinde yapmaya gücü olur daha sonra aciz olursa nezri batıl olur. Ona bir şey de gelmez. Fakat oruç tutmayı nezreder, daha sonra nezre amel etmekten aciz olursa, vacip ihtiyat gereği her gününe 750gr yiyecek fakire vermelidir veya orucu tutması için birisine 1.5 kg yiyecek vermelidir.
2606- Haram veya mekruh olan bir iş yapmak için veya vacip veya müstehap bir ameli terk etmek için yapılan nezir sahih değildir.
2607- Mubah olan bir işi yapmayı veya terk etmeği nezrederse ve bu işin yapılıp yapılması şer’i olarak her yönden eşit olursa, yapılan nezir sahih değildir. Yapılmasının şer’i açıdan faydalı tarafı olur, o faydalı olacak yönünü kastederek nezreder, mesela ibadet için güçlenmek amacıyla bir şeyi yemeği nezrederse, nezri sahihtir. Aynı şekilde terk edilmesi bir yönüyle şer’i açıdan iyi olur ve ondan dolayı terk etmeyi niyet ederse, mesela sigara dumanı rahatlıkla ibadet etmeği engelliyorsa, onu kullanmamak için nezrederse, yapmış olduğu nezir sahihtir. bunu terk etmek daha sonra ona zararlı olursa nezri bozulur.
2608- Farz namazını, sevabının kendiliğinden artmadığı bir yerde kılmayı nezrederse, mesela namazı odanın birinde kılmayı nezreder, orda namaz kılınmasının şer’i açıdan bir faydası olursa, mesela sessizliğinden dolayı huzurlu bir şekilde namaz kılınmasına sebep olursa, o amaçla ettiği nezir sahihtir.
2609- Bir işi yapmak için nezreden insan, o işi nezrettiği gibi yapmalıdır. Ayın birinde sadaka vermeği, oruç tutmayı veya aybaşı namazını kılmayı nezrederse, ondan önce veya sonra yapması yeterli değildir. Aynı şekilde hastam iyileşince sadaka vereceğim der, iyileşmeden sadakayı verirse yeterli değildir.
2610- Oruç tutmayı nezreder, miktar ve zamanını tayin etmezse, bir gün oruç tutması yeterlidir. Aynı şekilde namaz kılmayı nezreder kaç rekât olduğunu ve özelliklerini tayin etmezse iki rekâtlık bir namaz veya vitir namazını kılması yeterlidir.
Sadaka vermeği nezreder cins ve miktarını tayin etmezse, sadaka verdi denecek kadar bir şeyi sadaka olarak verirse yeterlidir. Allah için bir şeyi yapmayı nezreder, bir namaz kılar veya bir gün oruç tutar veya bir miktar sadaka verirse, nezrine amel etmiş olur.
2611- Belli bir günü oruç tutmak için nezrederse, tayin ettiği günün orucunu tutmalıdır. Bilerek o günün orucunu tutmazsa, o günün kazasını yapmakla birlikte kefaret de vermelidir. Ancak o gün yolculuğa çıkıp orucu tutmayabilir. Yolculukta olursa ikamet kastı yapıp orucu tutması gerekmez. Yolculuk, hastalık ve aylık adet görmek gibi sebeplerden dolayı nezrettiği orucu tutmazsa, kazasını yapmalıdır. Kefaret gerekmez.
2612- İnsan bilerek nezrine amel etmezse, kefaret vermelidir.
2613- Bir işi belli bir müddet için terk etmeği nezrederse, o müddet geçtikten sonra o işi tekrar yapabilir. Müddet dolmadan, unutkanlık veya mecburluktan dolayı o işi yaparsa ona bir şey vacip olmaz. Ancak mecburluk giderilir veya hatırladığında, o işi müddeti bitene kadar terk etmelidir. Müddet dolmadan ve hiçbir mazereti yokken o işi yaparsa keffaret vermelidir.
2614- Bir işi terk etmek için nezredilir, fakat vakit tayin edilmez, unutkanlık, mecburluk, gaflet veya yanlışlıkla o işi yapar veya birisi onu yapmak için mecbur eder veya mazeretli cahil olursa, ona kefaret vacip olmaz. Nezri ise bakidir. Ondan sonra bilerek o işi yaparsa kefaret vermelidir.
2615- Her haftanın belli bir gününü, mesela Cuma günlerini oruç tutmak için nezreder ve cumanın birisi kurban veya ramazan bayramına denk gelir ya da başka bir mazeretten dolayı, örneğin yolculuğa çıkar veya adet görürse, o günü oruç tutmamalı o günü daha sonra kaza etmelidir.
2616- Belli bir meblağı sadaka vermeye nezreder, sadakayı vermeden vefat ederse, o miktarın onun malından sadaka verilmesine gerek yoktur. Buluğ çağına ermiş varislerin, o miktarı kendi hisselerinden vermeleri daha iyidir.
2617- Belli bir fakire sadaka vermeyi nezrederse, onu başka bir fakire veremez. O fakir ölürse onun mirasçılarına verilmesi gerekmez.
2618- Masum imamlardan birinin mesela imam Hüseyin’in (a.s) ziyaretine gitmeği nezrederse, başka bir İmam’ın (s.a) ziyaretine gitmesi yeterli değildir. Herhangi bir mazeretten dolayı o imamın ziyaretine gidemezse, ona bir şey vacip olmaz.
2619- İnsan ziyarete gitmeyi nezreder fakat ziyaret guslü ve namazını nezretmezse, onları yapmasına gerek yoktur.
2620- Masum İmam’ın (a.s) veya imam zadelerden birisinin türbesi için bir şey nezredilir, masraf yeri tayin edilmezse nezrettiği şeyi o türbenin tamiri, aydınlatılması, halı ve benzeri ihtiyaçları için kullanılmalıdır. Mümkün olmaz veya o türbenin hiçbir ihtiyacı olmazsa, o türbenin muhtaç ziyaretçileri için harcanmalıdır.
2621- Peygamber (s.a.a)için, imamlardan (a.s) veya imam zadelerden ve ulemadan birisi için belli bir masraf kastedilirse nezredilirse, kastedilen masraf harcanmalıdır. Belli bir masraf kastedilmemişse, ona bağlı olan her yere harcanmalıdır. Onun türbesine, muhtaç ziyaretçilerine veya onun ismini yükselten bir kurum ve kuruluşa harcanmalıdır.
2622- Sadaka veya 12 imam için nezredilmiş bir koyun, nezredilmiş yere harcanmadan yavrular ve süt verirse, nezrederken her şeyini kast etmedikçe, nezredene aittir. Yün ve daha sonra almış olduğu eti nezredilen yere aittir.
2623- Hastası iyileşince veya yolcusu döndüğünde, bir işin yapılması nezredilir, daha sonra nezretmeden hastanın iyileştiği ve yolcunun döndüğü anlaşılırsa, nezre amel etmek gerekmez.
2624- Baba veya anne, kızını bir seyitle evlendirmeği nezrederse, onların nezrinin kız üzerinde hiçbir etkisi olmaz ve kıza hiçbir sorumluluk getirmez.