Eserleri » Tam İlmihal
Arama:
NAMAZDA MEKRUH OLAN ŞEYLER →
← RESULULLAH'A (S.A.A) SALÂVAT
NAMAZI BOZAN ŞEYLER
1113- On iki şey namazı bozar ve onlara "mübtilat" [=na-mazı bozan şeyler] denir:
1) Namazda, namazın şartlarından birinin yok olması. Örneğin, namazdayken elbisenin necis olduğunun anlaşılması gibi.
2) Namazdayken bilerek veya bilmeyerek veya çaresizlik yüzünden abdest veya guslü batıl eden bir şeyin meydana gelmesi. Örneğin, idrar gelmesi gibi. Hatta namazın son secdesinin ardından bilmeyerek veya çaresizlikten olsa dahi farz ihtiyat gereği namazı batıldır.
Ancak idrar veya büyük abdestini tutamayan kimseden namaz esnasında idrar veya gaita çıkacak olursa, abdest hükümlerinde açıklandığı üzere hareket ettiği takdirde, namazı batıl olmaz. Yine namaz esnasında müstehaze kadından kan gelirse, istihazeyle ilgili olarak açıklanan hükümleri uygulamış olursa, namazı sahihtir.
1114- Elinde olmadan uyumuş olan kimse, namazda mı, yoksa namazdan sonra mı uyuduğunu bilmezse bu durumda; eğer kıldığı namazın örfün namaz diyeceği miktarda olduğunu bilirse namazı iade etmesine gerek yoktur.
1115- Kendi iradesi ile uyuduğunu bilir; ama bunun, namazdan sonra mı, yoksa namaz esnasındayken namazda olduğunu unutarak mı gerçekleştiğinden şüpheye düşerse, bir önceki meselede denilen şartla namazı sahihtir.
1116- Secde hâlindeyken uykudan uyanır ve namazın son secdesi mi, yoksa şükür secdesi mi olduğundan şüpheye düşerse, ister bilerek uyuduğunu bilsin veya elinde olmadan, namazı sahihtir ve iade etmesi gerekmez.
3) Namazı bozan şeylerden biri de saygı ve tevazu niyetiyle elleri üst üste koymaktır. Elbette bu şekilde yapanın namazının batıl olması farz ihtiyat gereğidir. Meşru olduğu niyetiyle bu şekilde yapmanın haram olduğunda ise şüphe yoktur.
1117- Unutkanlık, çaresizlik, takiye veya kaşımak gibi başka bir sebepten eller üst üste koyulursa, sakıncası yoktur.
4) Fatiha okunduktan sonra "Âmin" denilmesi. Meşru olduğu kastıyla söylendiği taktirde haram olmasında şüphe olmamasına rağmen, me’mum hariç, onunla namazın batıl olması ihtiyat gereğidir. Ama eğer yanlışlıkla veya takiyyeden dolayı derse namazının sakıncası yoktur.
5) Mazereti olmadan kıbleden dönmek. Ama dönmesi unutkanlık veya onu kıbleden çevirecek şiddetli fırtına gibi, zaruri bir sebep olursa, sağ veya sol tarafa ulaşmadıkça namazı sahihtir. Özrü bertaraf olduğunda hemen kıbleye dönmelidir. Sağ veya sol tarafa ulaştığında veya arkası kıbleye geldiğinde; unuttuğu, farkında olmadığı veya kıbleyi doğru teşhis edemediği için olursa ve konuyu, namazı bozduğu taktirde onu -bir rekâtı vakit dahilinde olsa bile- vakit dahilinde yeniden kılmaya imkânı olduğu bir vakitte hatırlarsa, namazı baştan almalıdır. Aksi taktirde o namazla yetinmeli kaza etmesi de gerekmez. Kıbleden dönmesi zaruri bir sebepten olduğunda da hüküm aynıdır. Dolayısıyla bir rekâtı vakit dâhilinde olsa bile, kıbleden dönmeden onu vakit dâhilinde kılma imkânı olursa, namazı baştan almalıdır. Aksi taktirde o namazı tamamlamalıdır. Kaza etmesine de gerek yoktur.
1118- Yüzünü sadece kıbleden döndürür fakat bedeni kıbleye doğru olursa, arkasının bir miktarını görecek kadar kafasını kıbleden çevirirse, bu durumda daha önceden de açıkladığımız gibi kıbleden dönmüş hükmü verilir. Ama bu hadde olmaz, fakat örfe göre fazla olursa, farz ihtiyat gereği namazını yeniden kılmalıdır. Ama baş biraz döndürülürse, mekruh olmakla birlikte namaz batıl olmaz.
6) Namazı batıl eden şeylerden biri de, bir harften oluşan bir kelime dahi olsa, bilerek konuşmaktır. Eğer Arapçada “Koru” anlamına gelen ق “Kı” harfi gibi bizzat kendisinin anlamını ifade eder, veya alfabe harflerinin ikincisini ifade eden ب harfi gibi soru karşılığında cevap olarak verilirse, ayrı bir kelimenin manasını ifade ederse, namazı batıl olur. Herhangi bir anlamı ifade etmediği taktirde de, eğer iki veya daha fazla harften oluşursa, yine de ihtiyat gereği namazı batıl eder.
1119- Bir veya daha fazla harften oluşan bir kelimeyi bilmeyerek söylerse, söylediği kelimenin anlamı da olsa namazı batıl olmaz. Ama farz ihtiyat gereği namazdan sonra Sahiv secdesi yapmalıdır. Bu konu daha sonra açıklanacaktır.
1120- Namazda öksürmenin, geğirmenin sakıncası yoktur. Fakat farz ihtiyat gereği bilerek “ah” çekmemeli ve hüzün harfleri söylememelidir. Bilerek “ah” “of” ve benzeri şeyler söylerse namazı batıl olur.
1121- Bir kelimeyi zikir niyetiyle söylerse, meselâ, zikir niyetiyle "Allahu ekber" der ve söylediği zaman başkasına bir şey anlatmak için sesini yükseltirse, sakıncası yoktur. Yine başkasının bir şeye dikkatinin çekileceğini bilerek, zikir niyetiyle bir şey söylerse sakıncası yoktur. Ama zikir kastı olmaz veya her ikisini de niyet ederse, örneğin, lefzi her iki manada da kullanırsa namazı batıldır. Ama zikir niyeti eder ve bununla başkasına bir şey anlatmaya çalışırsa namazı sahihtir.
1122- Namazda Kurân ve dua okumanın sakıncası yoktur. Müstehap ihtiyata göre Arapçadan başka bir dille dua okunmamalıdır. (Farz secdesi olan dört ayetle ilgili hüküm ise 970. meselede açıklandı.)
1123- Fatiha, sure ve zikirlerden herhangi bir kısmını, kasıtlı olarak veya ihtiyat ederek bir kaç kez okumanın sakıncası yoktur.
1124- Namaz kılan birisi başkasına selâm vermemelidir. Eğer bir başkası ona selâm verirse, cevabını vermelidir. Cevap da selam gibi olmalı fazlalık eklenmemelidir. Meselâ, "Es-selâmu aleykum ve Rahmtullahi ve Berekâtuhu" dememelidir. Hatta selamın cevabında “Aleykum” veya “aleyke” lâfzîni selamdan önce dememesi ihtiyaten farzdır. Hatta selam veren bu şekilde demese de yine müstehap ihtiyata göre kâmilen onun verdiği şekilde cevap vermek gerekir. Örneğin "Selâmun aleykum" derse cevabında "Selâmun aleykum";"es-Selâmun aleykum" derse cevabında "es-Selâmun aleykum" ; "Selâmun aleyk" derse cevabında "Selâmun aleykum" demelidir. Fakat " Aleykum selâm " derse cevabında " Aleykum selâm " veya “es-Selâmun aleykum" veya “Selâmun aleykum" diyebilir.
1125- Selâmın cevabı, ister namazda olsun, ister namaz dışında olsun, hemen verilmelidir. Eğer selâmın cevabı, kasıtlı olarak veya unutkanlıkla, verildiğinde selâmın cevabı sayılmayacak kadar geciktirilirse, namazdaysa cevap vermeli; namazda değilse, cevap vermek farz olmaz.
1126- Selâmın cevabı, selâm verenin duyacağı şekilde verilmelidir. Fakat selâm veren sağır olursa veya selam vererek hemen geçerse, selamın cevabını işaretle veya benzeri bir şekilde anlatmak mümkünse cevap verilmelidir. Bunun dışında cevap vermek namazın dışında gerekli olmayıp, namazda da caiz değildir.
1127- Namaz kılan, selâmın cevabını tahiyyet niyetiyle vermelidir. Dua niyeti etmesinin de sakıncası yoktur. Yani alemlerin rabbinden selam eden için sağlık ve esenlik dileyebilir.
1128- Eğer nâmahrem kadın veya erkek veya iyiyi kötüyü anlayan bulûğ çağına ermemiş çocuk, namaz kılana selâm verirse, namaz kılan onun cevabını vermelidir. Kadın selam verdiğinde “Selamun aleyke” derse o da cevabında “Selamun Aleyki” diyebilir.[49]
1129- Namaz kılan selâmın cevabını vermezse, günah işlemiş olur; ama namazı sahihtir.
1130- Namaz kılana yanlış selâm verilirse, cevabı doğru bir şekilde verilmelidir.
1131- Şaka ile veya alay etmek için selâm verenin ayrıca zimmi olmayan gayrimüslim kadın ve erkeğin selâmına cevap vermek vacip değildir. Zimmi olursa sadece "aleyk" demekle yetinilmelidir.
1132- Bir topluluğa selâm verilirse, selâmın cevabını vermek hepsinin üzerine farz olur. Ama, topluluktan birinin cevap vermesi, yeterli olur [ve diğerlerinin üzerinden kalkar].
1133- Eğer bir kişi bir topluluğa selâm verir de, selam verenin selam verme niyeti olmayan biri de cevap verirse, yine selâmın cevabını vermek o grup üzerine farz olur.
1134- Eğer bir kimse, bir topluluğa selâm verirse, topluluk arasında namaz kılan biri olur ve kendisinin selâm veren tarafından kastedilip edilmediğini bilmez ise cevap vermemelidir. Yine farz ihtiyat gereği kendisinin de kastedildiğini bildiği hâlde başkası cevap verirse hüküm aynıdır. Ama eğer kendisinin kastedildiğini bilir ve başkası da cevap vermez veya cevabını verip vermediklerinde şüphe ederse, cevap vermesi gerekir.
1135- Selâm vermek sünnettir. Bineklinin yayaya, ayak-ta olanın oturana, küçüğün büyüğe selâm vermesi rivayetlerde tavsiye edilmiştir.
1136- Eğer iki kişi aynı anda birbirlerine selâm verirlerse, farz ihtiyat gereği her biri diğerinin selâmını cevaplamalıdır.
1137- Namaz dışında, selâmın cevabını daha güzel bir şekilde vermek müstehaptır. Meselâ, "Selâmun aleykum" diyen kimsenin cevabında, "Selâmun aleykum ve rahmetul-lah" denmesi müstehaptır.
7) Bilerek sesli bir şekilde gülmek namazı bozar. Mukaddimesi bilerek yapılmışsa, istemeyerek de olsa hüküm aynıdır. Hatta mukaddimesi bilerek dahi olmasa, vakit varsa farz ihtiyata göre namazı yeniden kılmalıdır. Ama bilerek sessiz ve bilmeyerek sesli gülmek namazı bozmaz.
1138- Eğer sesli gülmeyi önlemek için hâli değişirse, meselâ yüzü kızarırsa, farz ihtiyata göre namazı iade etmelidir.
8) Farz ihtiyat gereği, namazı bozan şeylerden biri de, bilerek dünya meselesi için sesli veya sessiz ağlamaktır. Allah korkusundan ya Allah’a yönelmeye olan aşktan dolayı veya ahiret için sesli ve sessiz ağlamanın sakıncası olmadığı gibi, en üstün amellerden biridir. Hatta Allah karşısında zelil bir şekilde dünyevi istekleri için ağlamasının sakıncası yoktur.
9) Namazı batıl eden şeylerden biri de, namazın şeklini bozan hareketlerdir. Meselâ, havaya zıplamak ve benzeri hareketler. Bunlar bilerek yapılsın veya bilmeyerek, namazı bozar. Fakat el ile işaret etmek gibi namazın şeklini değiştirmeyen hareketlerin sakıncası yoktur.
1139- Namazdayken, "namaz kılmıyor" denecek kadar susmak, namazı batıl eder.
1140- Namazda bir iş yapar veya bir müddet susar ve namazın bozulup bozulmadığından şüpheye düşerse, namazı yeniden kılmalıdır. İlk önce kıldığı namazı tamamlayarak tekrar iade etmesi daha iyidir.
10) Namazda, "namaz kılmıyor" denecek şekilde yemek veya içmek. Namaz esnasında namaz kılmıyor denecek şekilde, bir şey yer veya içerse; ister bilerek olsun veya unutkanlıktan dolayı olsun namazı batıl olur. Ama oruç tutmak isteyen kimse, sabah ezanından önce müstehap bir namaz kılar ve kendisi de susuz olursa, namazı bitirmeyi beklediği taktirde sabah ezanı olacağından korkarsa ve su da onun önünde birkaç adım ötede ise, namazı arasında su içebilir. Ama yüzü kıbleden çevirmek gibi namazı batıl eden bir şey yapmamalıdır.
1141- Yemek ve içmek namazın şeklini bozmasa da farz ihtiyat gereği namazı yeniden kılmalıdır. İster namazı peş peşe kılıyor, denmeyecek kadar muvalatı (fiil ve cüzlerinin peş peşe yapılması) gözetilmesin, ister gözetilsin hüküm aynıdır.
1142- Namazda, dişin dibinde kalan yemek artıklarını yutmak, namazı bozmaz. yine şeker ve benzeri şeyler, ağızda kalır ve namazda yavaş yavaş eriyip boğaza giderse, sakıncası yoktur.
11) Namazı bozan şeylerden biri de, İki veya üç rekâtlı namazların rekâtlarında ya da dört rekâtlı namazların ilk iki rekâtında şüpheye düşmek ve şüphede baki kalmaktır.
12) Namazı bozan şeylerden bir diğeri, namazın rüknünü bilerek veya bilmeyerek azaltmak, rükün olmayan bir şeyi de bilerek azaltmak veya namazın bir cüzünü bilerek çoğaltmaktır. Aynı şekilde bir rekâtta, rükû veya iki secde gibi rükünleri bilmeyerek izafi ederse, namazı farz ihtiyat gereği batıldır. Ama bilmeden İftitah Tekbirini fazla söylemek namazı batıl etmez.
1143- Namaz bittikten sonra, namazdayken namazı bozan bir işin yapılıp yapılmadığından şüpheye düşülürse, namaz sahihtir.
NAMAZDA MEKRUH OLAN ŞEYLER →
← RESULULLAH'A (S.A.A) SALÂVAT
1) Namazda, namazın şartlarından birinin yok olması. Örneğin, namazdayken elbisenin necis olduğunun anlaşılması gibi.
2) Namazdayken bilerek veya bilmeyerek veya çaresizlik yüzünden abdest veya guslü batıl eden bir şeyin meydana gelmesi. Örneğin, idrar gelmesi gibi. Hatta namazın son secdesinin ardından bilmeyerek veya çaresizlikten olsa dahi farz ihtiyat gereği namazı batıldır.
Ancak idrar veya büyük abdestini tutamayan kimseden namaz esnasında idrar veya gaita çıkacak olursa, abdest hükümlerinde açıklandığı üzere hareket ettiği takdirde, namazı batıl olmaz. Yine namaz esnasında müstehaze kadından kan gelirse, istihazeyle ilgili olarak açıklanan hükümleri uygulamış olursa, namazı sahihtir.
1114- Elinde olmadan uyumuş olan kimse, namazda mı, yoksa namazdan sonra mı uyuduğunu bilmezse bu durumda; eğer kıldığı namazın örfün namaz diyeceği miktarda olduğunu bilirse namazı iade etmesine gerek yoktur.
1115- Kendi iradesi ile uyuduğunu bilir; ama bunun, namazdan sonra mı, yoksa namaz esnasındayken namazda olduğunu unutarak mı gerçekleştiğinden şüpheye düşerse, bir önceki meselede denilen şartla namazı sahihtir.
1116- Secde hâlindeyken uykudan uyanır ve namazın son secdesi mi, yoksa şükür secdesi mi olduğundan şüpheye düşerse, ister bilerek uyuduğunu bilsin veya elinde olmadan, namazı sahihtir ve iade etmesi gerekmez.
3) Namazı bozan şeylerden biri de saygı ve tevazu niyetiyle elleri üst üste koymaktır. Elbette bu şekilde yapanın namazının batıl olması farz ihtiyat gereğidir. Meşru olduğu niyetiyle bu şekilde yapmanın haram olduğunda ise şüphe yoktur.
1117- Unutkanlık, çaresizlik, takiye veya kaşımak gibi başka bir sebepten eller üst üste koyulursa, sakıncası yoktur.
4) Fatiha okunduktan sonra "Âmin" denilmesi. Meşru olduğu kastıyla söylendiği taktirde haram olmasında şüphe olmamasına rağmen, me’mum hariç, onunla namazın batıl olması ihtiyat gereğidir. Ama eğer yanlışlıkla veya takiyyeden dolayı derse namazının sakıncası yoktur.
5) Mazereti olmadan kıbleden dönmek. Ama dönmesi unutkanlık veya onu kıbleden çevirecek şiddetli fırtına gibi, zaruri bir sebep olursa, sağ veya sol tarafa ulaşmadıkça namazı sahihtir. Özrü bertaraf olduğunda hemen kıbleye dönmelidir. Sağ veya sol tarafa ulaştığında veya arkası kıbleye geldiğinde; unuttuğu, farkında olmadığı veya kıbleyi doğru teşhis edemediği için olursa ve konuyu, namazı bozduğu taktirde onu -bir rekâtı vakit dahilinde olsa bile- vakit dahilinde yeniden kılmaya imkânı olduğu bir vakitte hatırlarsa, namazı baştan almalıdır. Aksi taktirde o namazla yetinmeli kaza etmesi de gerekmez. Kıbleden dönmesi zaruri bir sebepten olduğunda da hüküm aynıdır. Dolayısıyla bir rekâtı vakit dâhilinde olsa bile, kıbleden dönmeden onu vakit dâhilinde kılma imkânı olursa, namazı baştan almalıdır. Aksi taktirde o namazı tamamlamalıdır. Kaza etmesine de gerek yoktur.
1118- Yüzünü sadece kıbleden döndürür fakat bedeni kıbleye doğru olursa, arkasının bir miktarını görecek kadar kafasını kıbleden çevirirse, bu durumda daha önceden de açıkladığımız gibi kıbleden dönmüş hükmü verilir. Ama bu hadde olmaz, fakat örfe göre fazla olursa, farz ihtiyat gereği namazını yeniden kılmalıdır. Ama baş biraz döndürülürse, mekruh olmakla birlikte namaz batıl olmaz.
6) Namazı batıl eden şeylerden biri de, bir harften oluşan bir kelime dahi olsa, bilerek konuşmaktır. Eğer Arapçada “Koru” anlamına gelen ق “Kı” harfi gibi bizzat kendisinin anlamını ifade eder, veya alfabe harflerinin ikincisini ifade eden ب harfi gibi soru karşılığında cevap olarak verilirse, ayrı bir kelimenin manasını ifade ederse, namazı batıl olur. Herhangi bir anlamı ifade etmediği taktirde de, eğer iki veya daha fazla harften oluşursa, yine de ihtiyat gereği namazı batıl eder.
1119- Bir veya daha fazla harften oluşan bir kelimeyi bilmeyerek söylerse, söylediği kelimenin anlamı da olsa namazı batıl olmaz. Ama farz ihtiyat gereği namazdan sonra Sahiv secdesi yapmalıdır. Bu konu daha sonra açıklanacaktır.
1120- Namazda öksürmenin, geğirmenin sakıncası yoktur. Fakat farz ihtiyat gereği bilerek “ah” çekmemeli ve hüzün harfleri söylememelidir. Bilerek “ah” “of” ve benzeri şeyler söylerse namazı batıl olur.
1121- Bir kelimeyi zikir niyetiyle söylerse, meselâ, zikir niyetiyle "Allahu ekber" der ve söylediği zaman başkasına bir şey anlatmak için sesini yükseltirse, sakıncası yoktur. Yine başkasının bir şeye dikkatinin çekileceğini bilerek, zikir niyetiyle bir şey söylerse sakıncası yoktur. Ama zikir kastı olmaz veya her ikisini de niyet ederse, örneğin, lefzi her iki manada da kullanırsa namazı batıldır. Ama zikir niyeti eder ve bununla başkasına bir şey anlatmaya çalışırsa namazı sahihtir.
1122- Namazda Kurân ve dua okumanın sakıncası yoktur. Müstehap ihtiyata göre Arapçadan başka bir dille dua okunmamalıdır. (Farz secdesi olan dört ayetle ilgili hüküm ise 970. meselede açıklandı.)
1123- Fatiha, sure ve zikirlerden herhangi bir kısmını, kasıtlı olarak veya ihtiyat ederek bir kaç kez okumanın sakıncası yoktur.
1124- Namaz kılan birisi başkasına selâm vermemelidir. Eğer bir başkası ona selâm verirse, cevabını vermelidir. Cevap da selam gibi olmalı fazlalık eklenmemelidir. Meselâ, "Es-selâmu aleykum ve Rahmtullahi ve Berekâtuhu" dememelidir. Hatta selamın cevabında “Aleykum” veya “aleyke” lâfzîni selamdan önce dememesi ihtiyaten farzdır. Hatta selam veren bu şekilde demese de yine müstehap ihtiyata göre kâmilen onun verdiği şekilde cevap vermek gerekir. Örneğin "Selâmun aleykum" derse cevabında "Selâmun aleykum";"es-Selâmun aleykum" derse cevabında "es-Selâmun aleykum" ; "Selâmun aleyk" derse cevabında "Selâmun aleykum" demelidir. Fakat " Aleykum selâm " derse cevabında " Aleykum selâm " veya “es-Selâmun aleykum" veya “Selâmun aleykum" diyebilir.
1125- Selâmın cevabı, ister namazda olsun, ister namaz dışında olsun, hemen verilmelidir. Eğer selâmın cevabı, kasıtlı olarak veya unutkanlıkla, verildiğinde selâmın cevabı sayılmayacak kadar geciktirilirse, namazdaysa cevap vermeli; namazda değilse, cevap vermek farz olmaz.
1126- Selâmın cevabı, selâm verenin duyacağı şekilde verilmelidir. Fakat selâm veren sağır olursa veya selam vererek hemen geçerse, selamın cevabını işaretle veya benzeri bir şekilde anlatmak mümkünse cevap verilmelidir. Bunun dışında cevap vermek namazın dışında gerekli olmayıp, namazda da caiz değildir.
1127- Namaz kılan, selâmın cevabını tahiyyet niyetiyle vermelidir. Dua niyeti etmesinin de sakıncası yoktur. Yani alemlerin rabbinden selam eden için sağlık ve esenlik dileyebilir.
1128- Eğer nâmahrem kadın veya erkek veya iyiyi kötüyü anlayan bulûğ çağına ermemiş çocuk, namaz kılana selâm verirse, namaz kılan onun cevabını vermelidir. Kadın selam verdiğinde “Selamun aleyke” derse o da cevabında “Selamun Aleyki” diyebilir.[49]
1129- Namaz kılan selâmın cevabını vermezse, günah işlemiş olur; ama namazı sahihtir.
1130- Namaz kılana yanlış selâm verilirse, cevabı doğru bir şekilde verilmelidir.
1131- Şaka ile veya alay etmek için selâm verenin ayrıca zimmi olmayan gayrimüslim kadın ve erkeğin selâmına cevap vermek vacip değildir. Zimmi olursa sadece "aleyk" demekle yetinilmelidir.
1132- Bir topluluğa selâm verilirse, selâmın cevabını vermek hepsinin üzerine farz olur. Ama, topluluktan birinin cevap vermesi, yeterli olur [ve diğerlerinin üzerinden kalkar].
1133- Eğer bir kişi bir topluluğa selâm verir de, selam verenin selam verme niyeti olmayan biri de cevap verirse, yine selâmın cevabını vermek o grup üzerine farz olur.
1134- Eğer bir kimse, bir topluluğa selâm verirse, topluluk arasında namaz kılan biri olur ve kendisinin selâm veren tarafından kastedilip edilmediğini bilmez ise cevap vermemelidir. Yine farz ihtiyat gereği kendisinin de kastedildiğini bildiği hâlde başkası cevap verirse hüküm aynıdır. Ama eğer kendisinin kastedildiğini bilir ve başkası da cevap vermez veya cevabını verip vermediklerinde şüphe ederse, cevap vermesi gerekir.
1135- Selâm vermek sünnettir. Bineklinin yayaya, ayak-ta olanın oturana, küçüğün büyüğe selâm vermesi rivayetlerde tavsiye edilmiştir.
1136- Eğer iki kişi aynı anda birbirlerine selâm verirlerse, farz ihtiyat gereği her biri diğerinin selâmını cevaplamalıdır.
1137- Namaz dışında, selâmın cevabını daha güzel bir şekilde vermek müstehaptır. Meselâ, "Selâmun aleykum" diyen kimsenin cevabında, "Selâmun aleykum ve rahmetul-lah" denmesi müstehaptır.
7) Bilerek sesli bir şekilde gülmek namazı bozar. Mukaddimesi bilerek yapılmışsa, istemeyerek de olsa hüküm aynıdır. Hatta mukaddimesi bilerek dahi olmasa, vakit varsa farz ihtiyata göre namazı yeniden kılmalıdır. Ama bilerek sessiz ve bilmeyerek sesli gülmek namazı bozmaz.
1138- Eğer sesli gülmeyi önlemek için hâli değişirse, meselâ yüzü kızarırsa, farz ihtiyata göre namazı iade etmelidir.
8) Farz ihtiyat gereği, namazı bozan şeylerden biri de, bilerek dünya meselesi için sesli veya sessiz ağlamaktır. Allah korkusundan ya Allah’a yönelmeye olan aşktan dolayı veya ahiret için sesli ve sessiz ağlamanın sakıncası olmadığı gibi, en üstün amellerden biridir. Hatta Allah karşısında zelil bir şekilde dünyevi istekleri için ağlamasının sakıncası yoktur.
9) Namazı batıl eden şeylerden biri de, namazın şeklini bozan hareketlerdir. Meselâ, havaya zıplamak ve benzeri hareketler. Bunlar bilerek yapılsın veya bilmeyerek, namazı bozar. Fakat el ile işaret etmek gibi namazın şeklini değiştirmeyen hareketlerin sakıncası yoktur.
1139- Namazdayken, "namaz kılmıyor" denecek kadar susmak, namazı batıl eder.
1140- Namazda bir iş yapar veya bir müddet susar ve namazın bozulup bozulmadığından şüpheye düşerse, namazı yeniden kılmalıdır. İlk önce kıldığı namazı tamamlayarak tekrar iade etmesi daha iyidir.
10) Namazda, "namaz kılmıyor" denecek şekilde yemek veya içmek. Namaz esnasında namaz kılmıyor denecek şekilde, bir şey yer veya içerse; ister bilerek olsun veya unutkanlıktan dolayı olsun namazı batıl olur. Ama oruç tutmak isteyen kimse, sabah ezanından önce müstehap bir namaz kılar ve kendisi de susuz olursa, namazı bitirmeyi beklediği taktirde sabah ezanı olacağından korkarsa ve su da onun önünde birkaç adım ötede ise, namazı arasında su içebilir. Ama yüzü kıbleden çevirmek gibi namazı batıl eden bir şey yapmamalıdır.
1141- Yemek ve içmek namazın şeklini bozmasa da farz ihtiyat gereği namazı yeniden kılmalıdır. İster namazı peş peşe kılıyor, denmeyecek kadar muvalatı (fiil ve cüzlerinin peş peşe yapılması) gözetilmesin, ister gözetilsin hüküm aynıdır.
1142- Namazda, dişin dibinde kalan yemek artıklarını yutmak, namazı bozmaz. yine şeker ve benzeri şeyler, ağızda kalır ve namazda yavaş yavaş eriyip boğaza giderse, sakıncası yoktur.
11) Namazı bozan şeylerden biri de, İki veya üç rekâtlı namazların rekâtlarında ya da dört rekâtlı namazların ilk iki rekâtında şüpheye düşmek ve şüphede baki kalmaktır.
12) Namazı bozan şeylerden bir diğeri, namazın rüknünü bilerek veya bilmeyerek azaltmak, rükün olmayan bir şeyi de bilerek azaltmak veya namazın bir cüzünü bilerek çoğaltmaktır. Aynı şekilde bir rekâtta, rükû veya iki secde gibi rükünleri bilmeyerek izafi ederse, namazı farz ihtiyat gereği batıldır. Ama bilmeden İftitah Tekbirini fazla söylemek namazı batıl etmez.
1143- Namaz bittikten sonra, namazdayken namazı bozan bir işin yapılıp yapılmadığından şüpheye düşülürse, namaz sahihtir.