Eserleri » Tam İlmihal
Arama:
RÜKÛ →
← KIYAM (=Ayakta Durmak)
KIRAAT
965- Günlük farz namazların birinci ve ikinci rekâtlarında, önce Fatiha ve sonra farz ihtiyata göre, tam bir sure okunalıdır. Namazda ihtiyat gereği “Duha” ile “İnşirah” ayrıca “Fil” ile “Kureyş” süreleri bir süre hesap olunur.
966- Vakit dar olur veya surenin okunmamasını gerektiren mecburi bir durumla karşılaşılır meselâ, surenin okunduğu takdirde hırsız, yırtıcı hayvan veya başka bir şeyin insana zarar vermesi ihtimali söz konusu olursa veya zorunlu bir işten dolayı, sureyi okumayabilir. Hatta vaktin dar olması halinde veya bazı korkulan durumlarda süreyi okumamalıdır.
967- Kasıtlı olarak sure Fatiha'dan önce okunursa, namaz batıl olur. Eğer yanlışlıkla sure Fatiha'dan önce okunur ancak farkına varılırsa, hatırlanılan yerden sure bırakılıp Fatiha ve daha sonra da sure baştan okunmalıdır.
968- Fatiha ve sure ya da onlardan biri unutulur ve rükûya varıldıktan sonra farkına varılırsa, kılınan namaz sahihtir.
969- Rükûya eğilmeden önce Fatiha ve surenin okunmadığı anlaşılırsa, okunması gerekir. Eğer sadece surenin okunmadığı anlaşılırsa, yalnız sure okunmalıdır. Fakat, yalnız Fatiha okunmamış olursa, önce Fatiha daha sonra ikinci kez sure okunmalıdır. Eğer tam olarak rükûya eğilmeden önce Fatiha ve sure veya sadece Fatiha veya sadece surenin okunmadığı anlaşılırsa, ayağa kalkılıp biraz önce açıklandığı üzere onlar okunmalıdır.
970- Farz namazda, 354. meselede açıklanan farz secdesi bulunan dört sureden birini kasıtlı olarak okursa, hemen secde etmelidir. Secdeyi yerine getirince de farz ihtiyat gereği namazı batıl olur ve yeniden kılması gerekir. Ama yanlışlıkla secde ederse hüküm değişir. Secdeyi yerine getirmezse günah işlemiştir ama namaza devam edebilir
971- Yanlışlıkla veya bilerek farz secdesi bulunan bir sure okumaya başlarsa, secde ayetine gelmeden o süreyi bırakarak başka bir süre okuyabilir. Ama secde ayetini okuduktan sonra anlarsa, bir önceki meselede denildiği şekilde amel etmelidir.
972- Namazda secde ayetini işiten kimsenin namazı sahihtir. Kıldığı namaz farz namazsa, ihtiyat gereği secdeyi işaretle yapmalı, namazdan sonra da secdeyi yerine getirmelidir.
973- Müstehap namazlarda surenin okunması gerekmez. Hatta nezir yoluyla farz olan namazda da okunması şart değildir. Ancak "Vahşet namazı" gibi kendine has suresi olan bazı müstehap namazlar kılınınca, o namazla ilgili düsturlar yerine getirilmek istendiği takdirde, söz konusu özel surenin okunması gerekir.
974- Cuma namazı ve cuma günü sabah, öğlen ve ikindi namazında ayrıca Cuma akşamının yatsı namazında; birinci rekâtta Fatiha'dan sonra Cuma Suresi'ni, ikinci rekâtte Fatiha'dan sonra Münafikûn Suresi'ni okumak müstehaptır. Fakat bunlardan biri okunmaya başlanırsa, farz ihtiyat gereği bırakılıp yerine bir başka sure okunamaz.
975- Eğer Fatiha'dan sonra İhlâs veya Kâfirûn Sureleri okunmaya başlanırsa, bırakılıp yerlerine bir başka sure okunamaz. Fakat cuma günü namazlarında unutularak Cuma ve Münâfikûn Sureleri yerine, söz konusu iki sureden biri okunmaya başlanırsa, bırakılıp yerlerine Cuma ve Münâfikûn Sureleri okunabilir. Farz ihtiyata göre sürenin yarısına ulaşılmışsa, terk edilmemelidir.
976- Cuma namazı ve cuma gününün namazlarında bilerek İhlâs veya Kâfirûn Sureleri okunmaya başlanırsa, yarıya yetişilmeden önce olsa dahi farz ihtiyat gereği terk edilip yerlerine Cuma ve Münâfikûn Sureleri okunamaz.
977- Namazda İhlâs veya Kâfirûn Suresi'nden başka bir sure okunmaya başlanırsa, yarıya varılmadan önce bırakılıp yerine bir başka sure okunabilir. Yarısına ulaşıldıktan sonra mutlak olarak, onu bırakıp başka bir süreye geçmek ihtiyaten caiz değildir.
978- Eğer surenin bir miktarı unutulur veya vaktin dar olması veya benzeri zorunlu bir neden yüzünden başlanılan sure bitirilemezse, yarıdan fazlası okunmuş olsa veya okunan sure İhlâs ve Kâfirûn sureleri olsa da bırakılıp yerine bir başka sure okunabilir. Unutulduğu durumda okuduğu miktara iktifa edebilir.
979- Erkeğin sabah, akşam ve yatsı namazlarında Fatiha ve sureyi sesli okuması ihtiyaten farzdır. Kadın ve erkeğin öğlen ve ikindi namazlarında Fatiha ve sureyi yavaş okumaları ihtiyaten farzdır.
980- Erkek sabah, akşam ve yatsı namazlarında Fatiha ve surenin bütün kelimelerini, hatta son harflerini bile sesli okumaya dikkat etmelidir.
981- Kadın sabah, akşam ve yatsı namazlarında Fatiha ve sureyi sesli okuyabileceği gibi yavaş da okuyabilir. Fakat sesini nâmahrem duyacak olursa veya sesin nâmahremin duymasının haram olduğu bir konum olursa yavaş okumalıdır. Bilerek sesli kılarsa farz ihtiyat gereği namazı batıldır.
982- Eğer namazda sesli okunması gereken yerler, bilerek yavaş okunur veya yavaş okunması gereken yerler bilerek sesli okunursa, farz ihtiyat gereği namaz batıl olur. Fakat unutkanlık ya da şer'î hükmü bilmeme sonucu böyle yapılırsa, kılınan namaz sahihtir. Fatiha ve sure okunurken bile yanlışlık yapıldığı anlaşılırsa, okunan kısmın ikinci defa okunması gerekmez.
983- Fatiha ve sure okunurken ses normalden daha fazla yükseltilirse, meselâ bağırılarak okunursa, namaz batıl olur.
984- İnsan namazın kıraatini doğru bir şekilde okumalıdır. Fatiha süresinin hiçbir bölümünü sahih okuyamayan bir kimse; sahih okuduğu kısım itina edilecek miktarda olursa, okuyabildiği şekliyle okumalıdır. Ama o miktar çok az olursa, farz ihtiyat gereği Kuran’ın sahih okuyabildiği diğer kısımlarını ona eklemelidir. Eğer yapamıyorsa tesbihi eklemelidir. Ama süreyi tamamen sahih okuyamayan kimsenin, onun yerine başka bir şey okumasına gerek yoktur. Her halükarda müstehap ihtiyata göre namazı cemaatle kılmalıdır.
985- Fatiha suresini iyice bilmeyen, öğrenerek, talkin yoluyla, cemaat namazına katılarak veya şüphe ettiği yerlerde tekrar ederek vazifesini yerine getirmeye çalışmalıdır. Vakit dar olursa önceki meselede denildiği şekilde namazını kılarsa namazı sahihtir. Ama öğrenmek konusunda tembellik etmişse, mümkün olduğu taktirde azaptan kaçınmak için namazını cemaatle kılmalıdır.
986- Farz ihtiyat gereği, namazın farzlarını öğretmek karşılığında ücret almak haramdır. Müstehaplarını öğretmek için ücret alınmasının sakıncası yoktur.
987- Eğer insan Fatiha ve surenin bir kelimesini bilmez veya bilerek onu okumaz ya da "ض = zâd" yerine "ز = za" okumak gibi bir harfin yerine başka bir harf okur veya yanlış sayılacak şekilde "üstün" ve "esre" olmaması gereken yeri üstün ve esreyle okur veya şeddeyi okumazsa, namazı batıl olur.
988- Bir kelimeyi doğru öğrendiği düşüncesiyle aynı şekilde okur ve daha sonra yanlış okuduğunu anlarsa, namazı yenilemesine gerek yoktur.
989- Kelimenin son harekesini (yani üstün, ötre ve esre) olduğunu bilmezse veya kelimedeki bir harfin "هـ" veya "ح" olduğunu bilmediği takdirde sahih okuduğuna emin olacak şekilde vazifesini yerine getirmelidir. Örneğin öğrenmeli, cemaatle kılmalı veya doğru okuduğuna emin olmak için iki şekilde veya daha fazla okumalıdır. Elbette okuduğu yanlış şey zikir veya Kurân sayıldığı taktirde namazı sahihtir.
990- Tecvid âlimleri şöyle demişlerdir: Eğer kelimede, öncesi ötreli ve sonrası da hamze harfi olan "vav" harfi bulunursa ("سُوءٌ = sûun" kelimesinde olduğu gibi) vav harfi medli yani uzatılarak okunmalıdır. Ayrıca bir kelimede, öncesi üstünlü ve sonrası da hamze harfi olan elif harfi olursa, ("جَاءَ = câe" kelimesinde olduğu gibi) elif harfi medli yani uzatılarak okunmalıdır. Yine bir kelimede, öncesi esreli ve sonrası da hamze harfi olan "yâ" harfi olursa ("جِىءَ = cîe" kelimesinde olduğu gibi "ya" harfi medli (yani "î" şeklinde) uzatılarak okunmalıdır.
Eğer bu şekildeki "vav, elif ve yâ" harflerinden sonra hamze harfi yerine sakin yani esre, üstün ve ötresi olmayan bir harf olursa, yine bu üç harf medli ve uzatılarak okunmalıdır. Elbete zahiren kıraatin sahih olması, bu gibi yerlerde medde bağlı değildir. Şu halde üste dediğimiz kurallara amel edilmese de kılınan namaz sahihtir. Fakat "وَلاَالضّاَلِّينَ=velezzâllîn" kelimesinde olduğu gibi, şedde ve elifi iyice okuyabilmek için biraz uzatma gereken yerlerde, aynı miktarda elif uzatılmalıdır.
991- Namazda, hareke üzerinde vakfetmemek (=dur-mamak) ve sükûn üzere bitiştirmemek müstehap ihtiyattır. "Hareke üzerinde vakfetmek"; kelimenin sonundaki üstün, esre veya ötrenin söylenip ancak, sonraki kelimeyle bitiştirilmemesi ve iki kelime arasında okunurken fasıla bırakılması demektir. Örneğin, "Errehmanirrehîm"de "Rehîm" kelimesinde "mim" harfinin esreli yani "Rehîmi" söylenip, bir miktar ara verilerek “Mâliki Yevmiddîn” okunması gibi.
"Sükun üzere vasletmek (=bitiştirmek)"; bir kelimenin üstün, esre veya ötresinin söylenmeden bir sonraki kelimeyle bitiştirilmesine denir. Örneğin, "Errehmanirrehîm" derken "Rehîm" kelimesinin "mim" harfinin esresi yani "Rehîmi" söylenmeyip hemen "Maliki yevm-id dîn"le bitiştirilmesi gibi.
992- Namazın üçüncü ve dördüncü rekâtında sadece bir Fatiha okunabilir veya bir defa tesbihat-ı erbaâ, yani:
)سُبْحَانَ اللَّهِ وَالْحَمْدُ لِلَّهِ وَ لاَ اِلَهَ اِلاَّ اللَّهُ وَاللَّهُ اَكْبَرُ(
"Subhanellahi ve'l-hemdu lillahi vela ilâhe illellahu vellahu ekber" okunabilir. Tesbihat-ı erbaâ'nın üç defa söylenmesi daha iyidir. Bir rekâtta Fatiha, öbür rekâtta tesbihat da okunabilir. Fakat her iki rekâtta da tesbihat okunması daha iyidir.
993- Vakit dar olduğunda, tesbihat-ı erbaa'nın bir defa söylenmesi gerekir. Tamamını okuyacak kadar vakit olmazsa, sadece bir kere “Sübhanellâh” söylenmesi yeterlidir.
994- Erkek ve kadına, namazın üçüncü ve dördüncü rekâtında okunan Fatiha veya tesbihatı yavaş okumak, ihtiyaten farzdır.
995- Eğer üçüncü ve dördüncü rekâtta Fatiha okunursa, onun Bismillah'ının da sessiz okunmasına gerek yoktur. Ama cemaatle namaz kılıyorsa o zaman, farz ihtiyat gereği Bismillah’ı sessiz okumalıdır.
996- Tesbihat’ı öğrenemeyen veya doğru okuyamayan bir kimse, üçüncü ve dördüncü rekâtta Fatiha'yı okumalıdır.
997- Namazın ilk iki rekâtında, son iki rekât olduğu sanılarak tesbihat okunur ve rükûa varılmadan önce anlaşılırsa, Fatiha ve surenin okunması gerekir. Eğer rükûda veya rükûdan sonra anlaşılırsa, namaz sahihtir.
998- Namazın son iki rekâtında, ilk iki rekât olduğu sanılarak Fatiha okunur veya namazın ilk iki rekâtında son iki rekât olduğu sanılarak Fatiha okunursa, ister rükûdan önce anlaşılsın, ister rükûdan sonra, namaz sahihtir.
999- Üçüncü ve dördüncü rekâtta Fatiha okumak istediği hâlde elinde olmaksızın tesbitah okumaya başlar veya tesbihatı okumak isterken elinde olmaksızın Fatiha'yı okumaya başlarsa, hiç namaz kastedilmemişse onu bırakıp okumak istediği Fatiha'yı veya tesbihatı okumalıdır. Fakat tamamen iradesiz olmamışsa örneğin âdet edinmiş olursa, onu tamamlayabilir ve namazı sahihtir.
1000- Üçüncü ve dördüncü rekâtta tesbihat okumayı âdet edinmiş olan kimse, vazifesini yerine getirmek niyetiyle Fatiha'yı okumaya başlarsa yeterlidir. Yeniden Fatiha'yı veya tesbihatı okuması gerekmez.
1001- Üçüncü ve dördüncü rekâtta tesbihattan sonra, "Esteğfirullahe rebbî ve etûbu ileyh" (40) veya "Ellahummeğ-fir lî" (41) gibi sözlerle Allah'tan bağışlanma dilemek müs-tehaptır. Eğer istiğfardan ve rükûa gitmeden önce Fatiha veya tesbihatı okuyup okumadığında şüphe ederse, Fatihayı veya tesbihi okumalıdır. İstiğfarı derken veya ondan sonra şüphe ederse yine farz ihtiyat gereği Fatiha veya tesbihatı okumalıdır.
1002- Üçüncü veya dördüncü rekâtta rükûa gidilirken veya rükûa gidildikten sonra, Fatiha ve tesbihatın okunup okunmadığından şüpheye düşülürse, şüpheye itibar edilmemelidir.
1003- Bir ayet veya kelimeyi örneğin, İhlas süresinde “Kul Huvellâhu Ehed”i doğru okunup okunmadığında şüpheye düşerse, şüphesine itina etmeyebilir. Ama ihtiyata amel ederek o ayeti veya kelimeyi yeniden sahih bir şekilde söylerse sakıncası yoktur. Hatta birkaç kez şüpheye düşülürse, bir kaç kez tekrarlanabilir; ancak vesvese derecesine varılırsa tekrar etmemesi daha iyidir.
1004- Birinci rekâtta Fatiha'dan önce, "E‘ûzu billahi min'eş-şeyţan'ir-recîm" (42) اَعُوذُ بِاللَّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ denilmesi, öğlen ve ikindi namazlarının birinci ve ikinci rekâtlarında besmelenin yüksek sesle söylenilmesi, Fatiha ve surenin kelimelerinin tane tane okunması, her ayetin sonunda vakfedilmesi yani okunan ayetin sonraki ayete bitiştirilmemesi, Fatiha ve sure okunurken manasına dikkat edilmesi, eğer namaz cemaatle kılınıyorsa imamın ve eğer tek başına münferiden namaz kılıyorsa kendisinin Fatiha'yı tamamladıktan sonra, "El-hemdu lillahi rebb'il-‘âlemîn" demesi, İhlâs Suresi okunduktan sonra bir, iki veya üç kez ( كَذَالِكَ اللَّهُ رَبِّى ) "Kezalikellahu Rebbî" (43) veya (كَذَالِكَ اللَّهُ رَبُّنَا) "Kezalikellahu Rebbuna" (44) denilmesi, rükûdan önceki tekbirin ya da kunu-tun, sure okunduktan sonra biraz beklenip yerine getirilmesi, müstehaptır.
1005- Bütün namazlarda ilk rekâtta Kadir ve ikinci rekâtta İhlâs Suresi'ni okumak, müstehaptır.
1006- Bir günün namazlarının hiçbirisinde İhlâs Suresi'ni okumamak, mekruhtur.
1007- İhlâs Suresi'ni bir nefeste okumak, mekruhtur.
1008- Birinci rekâtta okunan surenin ikinci rekâtta da okunması mekruhtur. Ama İhlâs Suresi'nin her iki rekâtta da okunması, mekruh değildir.
966- Vakit dar olur veya surenin okunmamasını gerektiren mecburi bir durumla karşılaşılır meselâ, surenin okunduğu takdirde hırsız, yırtıcı hayvan veya başka bir şeyin insana zarar vermesi ihtimali söz konusu olursa veya zorunlu bir işten dolayı, sureyi okumayabilir. Hatta vaktin dar olması halinde veya bazı korkulan durumlarda süreyi okumamalıdır.
967- Kasıtlı olarak sure Fatiha'dan önce okunursa, namaz batıl olur. Eğer yanlışlıkla sure Fatiha'dan önce okunur ancak farkına varılırsa, hatırlanılan yerden sure bırakılıp Fatiha ve daha sonra da sure baştan okunmalıdır.
968- Fatiha ve sure ya da onlardan biri unutulur ve rükûya varıldıktan sonra farkına varılırsa, kılınan namaz sahihtir.
969- Rükûya eğilmeden önce Fatiha ve surenin okunmadığı anlaşılırsa, okunması gerekir. Eğer sadece surenin okunmadığı anlaşılırsa, yalnız sure okunmalıdır. Fakat, yalnız Fatiha okunmamış olursa, önce Fatiha daha sonra ikinci kez sure okunmalıdır. Eğer tam olarak rükûya eğilmeden önce Fatiha ve sure veya sadece Fatiha veya sadece surenin okunmadığı anlaşılırsa, ayağa kalkılıp biraz önce açıklandığı üzere onlar okunmalıdır.
970- Farz namazda, 354. meselede açıklanan farz secdesi bulunan dört sureden birini kasıtlı olarak okursa, hemen secde etmelidir. Secdeyi yerine getirince de farz ihtiyat gereği namazı batıl olur ve yeniden kılması gerekir. Ama yanlışlıkla secde ederse hüküm değişir. Secdeyi yerine getirmezse günah işlemiştir ama namaza devam edebilir
971- Yanlışlıkla veya bilerek farz secdesi bulunan bir sure okumaya başlarsa, secde ayetine gelmeden o süreyi bırakarak başka bir süre okuyabilir. Ama secde ayetini okuduktan sonra anlarsa, bir önceki meselede denildiği şekilde amel etmelidir.
972- Namazda secde ayetini işiten kimsenin namazı sahihtir. Kıldığı namaz farz namazsa, ihtiyat gereği secdeyi işaretle yapmalı, namazdan sonra da secdeyi yerine getirmelidir.
973- Müstehap namazlarda surenin okunması gerekmez. Hatta nezir yoluyla farz olan namazda da okunması şart değildir. Ancak "Vahşet namazı" gibi kendine has suresi olan bazı müstehap namazlar kılınınca, o namazla ilgili düsturlar yerine getirilmek istendiği takdirde, söz konusu özel surenin okunması gerekir.
974- Cuma namazı ve cuma günü sabah, öğlen ve ikindi namazında ayrıca Cuma akşamının yatsı namazında; birinci rekâtta Fatiha'dan sonra Cuma Suresi'ni, ikinci rekâtte Fatiha'dan sonra Münafikûn Suresi'ni okumak müstehaptır. Fakat bunlardan biri okunmaya başlanırsa, farz ihtiyat gereği bırakılıp yerine bir başka sure okunamaz.
975- Eğer Fatiha'dan sonra İhlâs veya Kâfirûn Sureleri okunmaya başlanırsa, bırakılıp yerlerine bir başka sure okunamaz. Fakat cuma günü namazlarında unutularak Cuma ve Münâfikûn Sureleri yerine, söz konusu iki sureden biri okunmaya başlanırsa, bırakılıp yerlerine Cuma ve Münâfikûn Sureleri okunabilir. Farz ihtiyata göre sürenin yarısına ulaşılmışsa, terk edilmemelidir.
976- Cuma namazı ve cuma gününün namazlarında bilerek İhlâs veya Kâfirûn Sureleri okunmaya başlanırsa, yarıya yetişilmeden önce olsa dahi farz ihtiyat gereği terk edilip yerlerine Cuma ve Münâfikûn Sureleri okunamaz.
977- Namazda İhlâs veya Kâfirûn Suresi'nden başka bir sure okunmaya başlanırsa, yarıya varılmadan önce bırakılıp yerine bir başka sure okunabilir. Yarısına ulaşıldıktan sonra mutlak olarak, onu bırakıp başka bir süreye geçmek ihtiyaten caiz değildir.
978- Eğer surenin bir miktarı unutulur veya vaktin dar olması veya benzeri zorunlu bir neden yüzünden başlanılan sure bitirilemezse, yarıdan fazlası okunmuş olsa veya okunan sure İhlâs ve Kâfirûn sureleri olsa da bırakılıp yerine bir başka sure okunabilir. Unutulduğu durumda okuduğu miktara iktifa edebilir.
979- Erkeğin sabah, akşam ve yatsı namazlarında Fatiha ve sureyi sesli okuması ihtiyaten farzdır. Kadın ve erkeğin öğlen ve ikindi namazlarında Fatiha ve sureyi yavaş okumaları ihtiyaten farzdır.
980- Erkek sabah, akşam ve yatsı namazlarında Fatiha ve surenin bütün kelimelerini, hatta son harflerini bile sesli okumaya dikkat etmelidir.
981- Kadın sabah, akşam ve yatsı namazlarında Fatiha ve sureyi sesli okuyabileceği gibi yavaş da okuyabilir. Fakat sesini nâmahrem duyacak olursa veya sesin nâmahremin duymasının haram olduğu bir konum olursa yavaş okumalıdır. Bilerek sesli kılarsa farz ihtiyat gereği namazı batıldır.
982- Eğer namazda sesli okunması gereken yerler, bilerek yavaş okunur veya yavaş okunması gereken yerler bilerek sesli okunursa, farz ihtiyat gereği namaz batıl olur. Fakat unutkanlık ya da şer'î hükmü bilmeme sonucu böyle yapılırsa, kılınan namaz sahihtir. Fatiha ve sure okunurken bile yanlışlık yapıldığı anlaşılırsa, okunan kısmın ikinci defa okunması gerekmez.
983- Fatiha ve sure okunurken ses normalden daha fazla yükseltilirse, meselâ bağırılarak okunursa, namaz batıl olur.
984- İnsan namazın kıraatini doğru bir şekilde okumalıdır. Fatiha süresinin hiçbir bölümünü sahih okuyamayan bir kimse; sahih okuduğu kısım itina edilecek miktarda olursa, okuyabildiği şekliyle okumalıdır. Ama o miktar çok az olursa, farz ihtiyat gereği Kuran’ın sahih okuyabildiği diğer kısımlarını ona eklemelidir. Eğer yapamıyorsa tesbihi eklemelidir. Ama süreyi tamamen sahih okuyamayan kimsenin, onun yerine başka bir şey okumasına gerek yoktur. Her halükarda müstehap ihtiyata göre namazı cemaatle kılmalıdır.
985- Fatiha suresini iyice bilmeyen, öğrenerek, talkin yoluyla, cemaat namazına katılarak veya şüphe ettiği yerlerde tekrar ederek vazifesini yerine getirmeye çalışmalıdır. Vakit dar olursa önceki meselede denildiği şekilde namazını kılarsa namazı sahihtir. Ama öğrenmek konusunda tembellik etmişse, mümkün olduğu taktirde azaptan kaçınmak için namazını cemaatle kılmalıdır.
986- Farz ihtiyat gereği, namazın farzlarını öğretmek karşılığında ücret almak haramdır. Müstehaplarını öğretmek için ücret alınmasının sakıncası yoktur.
987- Eğer insan Fatiha ve surenin bir kelimesini bilmez veya bilerek onu okumaz ya da "ض = zâd" yerine "ز = za" okumak gibi bir harfin yerine başka bir harf okur veya yanlış sayılacak şekilde "üstün" ve "esre" olmaması gereken yeri üstün ve esreyle okur veya şeddeyi okumazsa, namazı batıl olur.
988- Bir kelimeyi doğru öğrendiği düşüncesiyle aynı şekilde okur ve daha sonra yanlış okuduğunu anlarsa, namazı yenilemesine gerek yoktur.
989- Kelimenin son harekesini (yani üstün, ötre ve esre) olduğunu bilmezse veya kelimedeki bir harfin "هـ" veya "ح" olduğunu bilmediği takdirde sahih okuduğuna emin olacak şekilde vazifesini yerine getirmelidir. Örneğin öğrenmeli, cemaatle kılmalı veya doğru okuduğuna emin olmak için iki şekilde veya daha fazla okumalıdır. Elbette okuduğu yanlış şey zikir veya Kurân sayıldığı taktirde namazı sahihtir.
990- Tecvid âlimleri şöyle demişlerdir: Eğer kelimede, öncesi ötreli ve sonrası da hamze harfi olan "vav" harfi bulunursa ("سُوءٌ = sûun" kelimesinde olduğu gibi) vav harfi medli yani uzatılarak okunmalıdır. Ayrıca bir kelimede, öncesi üstünlü ve sonrası da hamze harfi olan elif harfi olursa, ("جَاءَ = câe" kelimesinde olduğu gibi) elif harfi medli yani uzatılarak okunmalıdır. Yine bir kelimede, öncesi esreli ve sonrası da hamze harfi olan "yâ" harfi olursa ("جِىءَ = cîe" kelimesinde olduğu gibi "ya" harfi medli (yani "î" şeklinde) uzatılarak okunmalıdır.
Eğer bu şekildeki "vav, elif ve yâ" harflerinden sonra hamze harfi yerine sakin yani esre, üstün ve ötresi olmayan bir harf olursa, yine bu üç harf medli ve uzatılarak okunmalıdır. Elbete zahiren kıraatin sahih olması, bu gibi yerlerde medde bağlı değildir. Şu halde üste dediğimiz kurallara amel edilmese de kılınan namaz sahihtir. Fakat "وَلاَالضّاَلِّينَ=velezzâllîn" kelimesinde olduğu gibi, şedde ve elifi iyice okuyabilmek için biraz uzatma gereken yerlerde, aynı miktarda elif uzatılmalıdır.
991- Namazda, hareke üzerinde vakfetmemek (=dur-mamak) ve sükûn üzere bitiştirmemek müstehap ihtiyattır. "Hareke üzerinde vakfetmek"; kelimenin sonundaki üstün, esre veya ötrenin söylenip ancak, sonraki kelimeyle bitiştirilmemesi ve iki kelime arasında okunurken fasıla bırakılması demektir. Örneğin, "Errehmanirrehîm"de "Rehîm" kelimesinde "mim" harfinin esreli yani "Rehîmi" söylenip, bir miktar ara verilerek “Mâliki Yevmiddîn” okunması gibi.
"Sükun üzere vasletmek (=bitiştirmek)"; bir kelimenin üstün, esre veya ötresinin söylenmeden bir sonraki kelimeyle bitiştirilmesine denir. Örneğin, "Errehmanirrehîm" derken "Rehîm" kelimesinin "mim" harfinin esresi yani "Rehîmi" söylenmeyip hemen "Maliki yevm-id dîn"le bitiştirilmesi gibi.
992- Namazın üçüncü ve dördüncü rekâtında sadece bir Fatiha okunabilir veya bir defa tesbihat-ı erbaâ, yani:
)سُبْحَانَ اللَّهِ وَالْحَمْدُ لِلَّهِ وَ لاَ اِلَهَ اِلاَّ اللَّهُ وَاللَّهُ اَكْبَرُ(
"Subhanellahi ve'l-hemdu lillahi vela ilâhe illellahu vellahu ekber" okunabilir. Tesbihat-ı erbaâ'nın üç defa söylenmesi daha iyidir. Bir rekâtta Fatiha, öbür rekâtta tesbihat da okunabilir. Fakat her iki rekâtta da tesbihat okunması daha iyidir.
993- Vakit dar olduğunda, tesbihat-ı erbaa'nın bir defa söylenmesi gerekir. Tamamını okuyacak kadar vakit olmazsa, sadece bir kere “Sübhanellâh” söylenmesi yeterlidir.
994- Erkek ve kadına, namazın üçüncü ve dördüncü rekâtında okunan Fatiha veya tesbihatı yavaş okumak, ihtiyaten farzdır.
995- Eğer üçüncü ve dördüncü rekâtta Fatiha okunursa, onun Bismillah'ının da sessiz okunmasına gerek yoktur. Ama cemaatle namaz kılıyorsa o zaman, farz ihtiyat gereği Bismillah’ı sessiz okumalıdır.
996- Tesbihat’ı öğrenemeyen veya doğru okuyamayan bir kimse, üçüncü ve dördüncü rekâtta Fatiha'yı okumalıdır.
997- Namazın ilk iki rekâtında, son iki rekât olduğu sanılarak tesbihat okunur ve rükûa varılmadan önce anlaşılırsa, Fatiha ve surenin okunması gerekir. Eğer rükûda veya rükûdan sonra anlaşılırsa, namaz sahihtir.
998- Namazın son iki rekâtında, ilk iki rekât olduğu sanılarak Fatiha okunur veya namazın ilk iki rekâtında son iki rekât olduğu sanılarak Fatiha okunursa, ister rükûdan önce anlaşılsın, ister rükûdan sonra, namaz sahihtir.
999- Üçüncü ve dördüncü rekâtta Fatiha okumak istediği hâlde elinde olmaksızın tesbitah okumaya başlar veya tesbihatı okumak isterken elinde olmaksızın Fatiha'yı okumaya başlarsa, hiç namaz kastedilmemişse onu bırakıp okumak istediği Fatiha'yı veya tesbihatı okumalıdır. Fakat tamamen iradesiz olmamışsa örneğin âdet edinmiş olursa, onu tamamlayabilir ve namazı sahihtir.
1000- Üçüncü ve dördüncü rekâtta tesbihat okumayı âdet edinmiş olan kimse, vazifesini yerine getirmek niyetiyle Fatiha'yı okumaya başlarsa yeterlidir. Yeniden Fatiha'yı veya tesbihatı okuması gerekmez.
1001- Üçüncü ve dördüncü rekâtta tesbihattan sonra, "Esteğfirullahe rebbî ve etûbu ileyh" (40) veya "Ellahummeğ-fir lî" (41) gibi sözlerle Allah'tan bağışlanma dilemek müs-tehaptır. Eğer istiğfardan ve rükûa gitmeden önce Fatiha veya tesbihatı okuyup okumadığında şüphe ederse, Fatihayı veya tesbihi okumalıdır. İstiğfarı derken veya ondan sonra şüphe ederse yine farz ihtiyat gereği Fatiha veya tesbihatı okumalıdır.
1002- Üçüncü veya dördüncü rekâtta rükûa gidilirken veya rükûa gidildikten sonra, Fatiha ve tesbihatın okunup okunmadığından şüpheye düşülürse, şüpheye itibar edilmemelidir.
1003- Bir ayet veya kelimeyi örneğin, İhlas süresinde “Kul Huvellâhu Ehed”i doğru okunup okunmadığında şüpheye düşerse, şüphesine itina etmeyebilir. Ama ihtiyata amel ederek o ayeti veya kelimeyi yeniden sahih bir şekilde söylerse sakıncası yoktur. Hatta birkaç kez şüpheye düşülürse, bir kaç kez tekrarlanabilir; ancak vesvese derecesine varılırsa tekrar etmemesi daha iyidir.
1004- Birinci rekâtta Fatiha'dan önce, "E‘ûzu billahi min'eş-şeyţan'ir-recîm" (42) اَعُوذُ بِاللَّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ denilmesi, öğlen ve ikindi namazlarının birinci ve ikinci rekâtlarında besmelenin yüksek sesle söylenilmesi, Fatiha ve surenin kelimelerinin tane tane okunması, her ayetin sonunda vakfedilmesi yani okunan ayetin sonraki ayete bitiştirilmemesi, Fatiha ve sure okunurken manasına dikkat edilmesi, eğer namaz cemaatle kılınıyorsa imamın ve eğer tek başına münferiden namaz kılıyorsa kendisinin Fatiha'yı tamamladıktan sonra, "El-hemdu lillahi rebb'il-‘âlemîn" demesi, İhlâs Suresi okunduktan sonra bir, iki veya üç kez ( كَذَالِكَ اللَّهُ رَبِّى ) "Kezalikellahu Rebbî" (43) veya (كَذَالِكَ اللَّهُ رَبُّنَا) "Kezalikellahu Rebbuna" (44) denilmesi, rükûdan önceki tekbirin ya da kunu-tun, sure okunduktan sonra biraz beklenip yerine getirilmesi, müstehaptır.
1005- Bütün namazlarda ilk rekâtta Kadir ve ikinci rekâtta İhlâs Suresi'ni okumak, müstehaptır.
1006- Bir günün namazlarının hiçbirisinde İhlâs Suresi'ni okumamak, mekruhtur.
1007- İhlâs Suresi'ni bir nefeste okumak, mekruhtur.
1008- Birinci rekâtta okunan surenin ikinci rekâtta da okunması mekruhtur. Ama İhlâs Suresi'nin her iki rekâtta da okunması, mekruh değildir.
40 [Rabbim Allah'tan bağışlanma diler ve O'na tövbe ederim.]
41 [Allah'ım! Beni bağışla.]
42 [ Kovulmuş Şeytan'ın şerrinden Allah'a sığınırım.]
43 [Rabbim Allah böyledir (vasfedilen gibidir).]
44 [Rabbimiz Allah böyledir (vasfedilen gibidir).]