Eserleri » Tam İlmihal
Arama:
Namaz Kılınması Müstehap Olan Yerler →
← Namaz Kılanın Elbisesiyle İlgili Mekruhlar
NAMAZ KILANIN MEKÂNI
Namaz kılınan yerin yedi şartı vardır:
1. Şart:
Farz ihtiyata göre namaz kılınan yer, mubah olmalıdır. (Gasp edilmiş olmamalıdır.)
854- Gasp edilmiş bir mülkte kılınan namaz, halı, sedir ve benzeri şeyler üzerinde bile olsa, farz ihtiyata göre batıldır. Ama gasp edilmiş çatı ve çadır altında namaz kılmanın mahzuru yoktur.
855- Menfaati başkasına ait olan bir mülkte, menfaate sahip olan kimsenin izni olmaksızın kılınan namaz gasp edilmiş mekanda kılınan namaz hükmündedir ve batıldır. Meselâ, kiralanmış bir evde, ev sahibi veya başka birisinin, evi kiralayanın izni olmaksızın kıldıkları namaz farz ihtiyata göre batıldır.
856- Camide oturmakta olan birini dışarı çıkararak yerini gasp eden kimse günah işlemiştir, fakat orada kıldığı namaz sahihtir.
857- Gasp edilmiş olduğunu bilmediği bir yerde namaz kılar ve namazdan sonra, gasp edilmiş olduğunu bilir veya gasp edilmiş olduğunu unuttuğu bir yerde namaz kıldığını namazdan sonra hatırlarsa, namazı sahihtir; ancak kendisi gasp etmiş olursa, bu durumda farz ihtiyat gereği namazı batıldır.
858- Namaz kılınan yerin gasp edilmiş olduğu bilinir; ama gasp edilmiş yerde kılınan namazın batıl olduğu bilinmez ve orada namaz kılınırsa, farz ihtiyata göre namazı batıldır.
859- Farz namazı binek üzerinde kılmak zorunda olan bir kimsenin, bindiği hayvan, nal veya eyeri gasp edilmiş olursa, kılınan namaz farz ihtiyata göre batıldır. Hatta müstehap namaz bile kılınsa, yine aynı hüküm geçerlidir.
860- Bir mülkte başka birisiyle ortak olan kimsenin hissesi ayrılmamışsa, ortağının izni olmaksızın, o mülkte tasarrufta bulunamaz ve orada kıldığı namazı farz ihtiyata göre batıldır.
861- Humusu verilmeyen bir parayla mülk satın alır, muamele de içerisinde humusu verilmemiş parayla birlikte genel bir parayla gerçekleşirse ki genellikle böyledir, onda tasarruf etmek helaldir. Ödediği paranın humusunu ödemediği miktarının humusunu borçludur. Ama humusu ödenmemiş paranın kendisiyle mülk alırsa, şer’i hâkimden izin almadan onu kullanmak haramdır ve onda kılınan namazlarda farz ihtiyata göre batıldır.
862- Mülk sahibi diliyle namaz kılmaya izin verdiği hâlde kalben razı olmadığı bilinirse, o mülkte kılınan namaz batıldır. İzin vermediği hâlde, kalben razı olduğu kesin olarak bilinirse, namaz sahihtir.
863- Zekât borcu olan veya halka borçlu olan bir ölünün mülkünde tasarrufta bulunmak; onun borcunun ödenmesiyle çelişmedikçe -örneğin evinde namaz kılmanın- vereselerin izniyle sakıncası yoktur. Aynı şekilde borcu verirlerse veya ödemek için üstlenirlerse, ya da bir miktar borcu baki kalırsa, telefe dahi neden olsa, onun mülkünde tasarruf etmenin sakıncası yoktur.
864- Ölünün mirasçılardan bazısı bulûğ çağına ermemiş, deli veya kayıp olursa, velilerinin izni olmadan o mülkte yapılan tasarruf haram ve kılınan namaz batıldır. Ama ölüyü kaldırmak için normalde yapılan cüzi tasarrufların mahzuru yoktur.
865- Ancak mülk sahibi izin verdiği veya namaz kılmak için izin verdiği anlaşılacak bir söz söylediği takdirde -meselâ, mülkünde oturması ve uyuması için bir kimseye izin verir ve bunlardan, namaz kılmak için de izin verdiği anlaşılır veya başka yoldan malikin razı olduğu anlaşılırsa- namaz kılınabilir.
866- Geniş arazilerde, sahibi razı olmasa veya sahibi çocuk ve deli olsa dahi, namaz kılmanın sakıncası yoktur. Etrafında kapısı ve duvarı olmayan bağ ve arazilerde, sahibinin iznini almadan namaz kılmanın sakıncası yoktur. Ama bu durumda sahibinin izni olmadığını bilirse tasarruf etmemelidir. Sahibi deli veya çocuk olursa veya razı olmadığı tahmin edilirse, orada tasarruf edilmemeli namaz kılınmamalıdır.
2. Şart:
Namaz kılınan yer hareketsiz olmalıdır.
867- Namaz kılanın mekân farz namazlarda şiddetli hareketten dolayı, namaz kılanın ayakta durmasına, rükû ve secdeleri yerine getirmesine engel olmamalıdır. Hatta farz ihtiyata göre bedeninin sakin bir şekilde durmasına da engel olmamalıdır. Vaktin darlığından veya başka bir sebepten dolayı kılmak zorunda kalırsa, örneğin bazı otobüslerde, gemi ve trenlerde kılmak durumunda kalırsa, eğer ayakta ve kıbleye doğru durması mümkün ise onlara riayet ederek namazını kılmalıdır. Namaz esnasında bindiği şey kıbleden başka yöne dönerse, kıbleye doğru dönmelidir. Dakik olarak kıbleye dönmesi mümkün değilse, ihtilafının 90 dereceden az olmasına dikkat etmelidir. Bu da mümkün olmazsa, Tekbiretu’l-İhramı kıbleye doğru söylemelidir. O da mümkün olmazsa kıbleye riayet gerekmez.
868- Hareket hâlinde olmayan otomobil, tren, gemi ve benzeri şeylerde namaz kılmanın sakıncası yoktur. Yine hareket halinde iken, namaz kılanın rahat bir şekilde durmasını engelleyecek şekilde hareket etmezse, namaz kılmanın sakıncası yoktur.
869- Buğday, arpa ve benzeri şeylerin yığınları üzerinde hareketsiz durmak mümkün olmadığı için, namaz batıl olur.
3. Şart:
Namazı tamamlayabileceğine ihtimal verdiği bir yerde namaz kılmalıdır. Rüzgâr, yağmur, kalabalık topluluk ve benzeri sebeplerden dolayı namazı tamamlayamayacağına ihtimal verirse, sevaba ulaşmak kastıyla namazı kılmalıdır. Eğer tamamlayabilirse de namazının sakıncası yoktur.
870- Tavanı çökmek üzere olan bir yerde durmak gibi, orada durmanın haram olduğu bir yerde namaz kılan, günah işlemiştir ama namazının sakıncası yoktur.
871- Allah’ın adı yazılı olan halı gibi, üzerinde namaz kılmak için durmanın veya oturmanın haram olduğu yerin üzerinde namaz kılmak, Allah’a yakınlaşma niyetine engel olursa doğru değildir.
4. Şart:
Namaz kılınan yerin tavanı tam olarak ayakta duramayacak şekilde aşağı olmamalı, rükû ve secde edilen yer, rükû ve secdenin yapılamayacağı kadar çok küçük olmamalıdır.
872- Üzerinde durmanın mümkün olmadığı bir yerde namaz kılmak zorunda kalınırsa, oturarak namaz kılınmalıdır. Rükû ve secdeyi yerine getiremiyorsa, onlar için başıyla işaret etmelidir.
873- Saygısızlık sayılacak şekilde Peygamberin (s.a.a) ve İmamlar’ın (a.s) kabirlerine sırtı dönük şekilde namaz kılınmamalıdır. Saygısızlık sayılmazsa sakıncası yoktur. Her iki durumda da namaz sahihtir.
5. Şart:
Namaz kılınan yerde namazı bozan necis bir şey olursa, beden veya elbiseye bulaşacak kadar ıslak olmamalıdır. Ama namaz kılarken anlın koyulduğu yerde hatta kuru necis dahi olsa namaz batıldır. Namaz kılanın yerin tamamen necis olmaması ihtiyaten müstehaptır.
6. Şart:
Kadının erkekten arkada namaz kılması ihtiyaten farzdır. En azından kadının secde yeri, erkeğin secde anında dizinin hizasından önde olmamalıdır.
874- Kadın, erkeğin hizasında veya biraz önde olur ve aynı anda namaza başlarlarsa, farz ihtiyata göre namazı iade etmelidirler. Aynı şekilde biri diğerinden önce namaza başlasa da hüküm aynıdır.
875- Aynı hizada veya kadının daha önde durarak namaz kıldığında; birbirlerini göremeyecekleri şekilde aralarında duvar, perde veya başka bir şey olursa veya aralarında on ziradan daha fazla uzaklık olursa, her ikisinin de namazı sahihtir.
7. Şart:
Namazda alnın koyulduğu yer, dizlerin ve ayak başparmakların koyulduğu yerden dört kapalı parmak miktarı aşağıda veya yüksekte olmamalıdır. Bu konunun daha geniş açıklaması secde hükümlerinde söylenecektir.
876- Nâmahrem erkek ve kadının, günaha düşme ihtimali verdikleri taktirde, tenha olarak bir yerde bulunmaları caiz değildir. Müstehap ihtiyata göre orada namaz kılmamalılar.
877- Gına okunan ve haram müzik çalınan yerde kılınan namaz batıl değildir; ama onları dinlemek ve kullanmak günahtır.
878- Farz ihtiyata göre, Kâbe'nin içinde ve üzerinde farz namaz kılmamak gerekir. Ama çaresizlik anında sakıncası yoktur.
879- Kâbe'nin içinde ve üzerinde müstehap namaz kılmanın sakıncası yoktur. Hatta Kâbe'nin içinde her rükne doğru (38) iki rekât namaz kılmak müstehaptır.
1. Şart:
Farz ihtiyata göre namaz kılınan yer, mubah olmalıdır. (Gasp edilmiş olmamalıdır.)
854- Gasp edilmiş bir mülkte kılınan namaz, halı, sedir ve benzeri şeyler üzerinde bile olsa, farz ihtiyata göre batıldır. Ama gasp edilmiş çatı ve çadır altında namaz kılmanın mahzuru yoktur.
855- Menfaati başkasına ait olan bir mülkte, menfaate sahip olan kimsenin izni olmaksızın kılınan namaz gasp edilmiş mekanda kılınan namaz hükmündedir ve batıldır. Meselâ, kiralanmış bir evde, ev sahibi veya başka birisinin, evi kiralayanın izni olmaksızın kıldıkları namaz farz ihtiyata göre batıldır.
856- Camide oturmakta olan birini dışarı çıkararak yerini gasp eden kimse günah işlemiştir, fakat orada kıldığı namaz sahihtir.
857- Gasp edilmiş olduğunu bilmediği bir yerde namaz kılar ve namazdan sonra, gasp edilmiş olduğunu bilir veya gasp edilmiş olduğunu unuttuğu bir yerde namaz kıldığını namazdan sonra hatırlarsa, namazı sahihtir; ancak kendisi gasp etmiş olursa, bu durumda farz ihtiyat gereği namazı batıldır.
858- Namaz kılınan yerin gasp edilmiş olduğu bilinir; ama gasp edilmiş yerde kılınan namazın batıl olduğu bilinmez ve orada namaz kılınırsa, farz ihtiyata göre namazı batıldır.
859- Farz namazı binek üzerinde kılmak zorunda olan bir kimsenin, bindiği hayvan, nal veya eyeri gasp edilmiş olursa, kılınan namaz farz ihtiyata göre batıldır. Hatta müstehap namaz bile kılınsa, yine aynı hüküm geçerlidir.
860- Bir mülkte başka birisiyle ortak olan kimsenin hissesi ayrılmamışsa, ortağının izni olmaksızın, o mülkte tasarrufta bulunamaz ve orada kıldığı namazı farz ihtiyata göre batıldır.
861- Humusu verilmeyen bir parayla mülk satın alır, muamele de içerisinde humusu verilmemiş parayla birlikte genel bir parayla gerçekleşirse ki genellikle böyledir, onda tasarruf etmek helaldir. Ödediği paranın humusunu ödemediği miktarının humusunu borçludur. Ama humusu ödenmemiş paranın kendisiyle mülk alırsa, şer’i hâkimden izin almadan onu kullanmak haramdır ve onda kılınan namazlarda farz ihtiyata göre batıldır.
862- Mülk sahibi diliyle namaz kılmaya izin verdiği hâlde kalben razı olmadığı bilinirse, o mülkte kılınan namaz batıldır. İzin vermediği hâlde, kalben razı olduğu kesin olarak bilinirse, namaz sahihtir.
863- Zekât borcu olan veya halka borçlu olan bir ölünün mülkünde tasarrufta bulunmak; onun borcunun ödenmesiyle çelişmedikçe -örneğin evinde namaz kılmanın- vereselerin izniyle sakıncası yoktur. Aynı şekilde borcu verirlerse veya ödemek için üstlenirlerse, ya da bir miktar borcu baki kalırsa, telefe dahi neden olsa, onun mülkünde tasarruf etmenin sakıncası yoktur.
864- Ölünün mirasçılardan bazısı bulûğ çağına ermemiş, deli veya kayıp olursa, velilerinin izni olmadan o mülkte yapılan tasarruf haram ve kılınan namaz batıldır. Ama ölüyü kaldırmak için normalde yapılan cüzi tasarrufların mahzuru yoktur.
865- Ancak mülk sahibi izin verdiği veya namaz kılmak için izin verdiği anlaşılacak bir söz söylediği takdirde -meselâ, mülkünde oturması ve uyuması için bir kimseye izin verir ve bunlardan, namaz kılmak için de izin verdiği anlaşılır veya başka yoldan malikin razı olduğu anlaşılırsa- namaz kılınabilir.
866- Geniş arazilerde, sahibi razı olmasa veya sahibi çocuk ve deli olsa dahi, namaz kılmanın sakıncası yoktur. Etrafında kapısı ve duvarı olmayan bağ ve arazilerde, sahibinin iznini almadan namaz kılmanın sakıncası yoktur. Ama bu durumda sahibinin izni olmadığını bilirse tasarruf etmemelidir. Sahibi deli veya çocuk olursa veya razı olmadığı tahmin edilirse, orada tasarruf edilmemeli namaz kılınmamalıdır.
2. Şart:
Namaz kılınan yer hareketsiz olmalıdır.
867- Namaz kılanın mekân farz namazlarda şiddetli hareketten dolayı, namaz kılanın ayakta durmasına, rükû ve secdeleri yerine getirmesine engel olmamalıdır. Hatta farz ihtiyata göre bedeninin sakin bir şekilde durmasına da engel olmamalıdır. Vaktin darlığından veya başka bir sebepten dolayı kılmak zorunda kalırsa, örneğin bazı otobüslerde, gemi ve trenlerde kılmak durumunda kalırsa, eğer ayakta ve kıbleye doğru durması mümkün ise onlara riayet ederek namazını kılmalıdır. Namaz esnasında bindiği şey kıbleden başka yöne dönerse, kıbleye doğru dönmelidir. Dakik olarak kıbleye dönmesi mümkün değilse, ihtilafının 90 dereceden az olmasına dikkat etmelidir. Bu da mümkün olmazsa, Tekbiretu’l-İhramı kıbleye doğru söylemelidir. O da mümkün olmazsa kıbleye riayet gerekmez.
868- Hareket hâlinde olmayan otomobil, tren, gemi ve benzeri şeylerde namaz kılmanın sakıncası yoktur. Yine hareket halinde iken, namaz kılanın rahat bir şekilde durmasını engelleyecek şekilde hareket etmezse, namaz kılmanın sakıncası yoktur.
869- Buğday, arpa ve benzeri şeylerin yığınları üzerinde hareketsiz durmak mümkün olmadığı için, namaz batıl olur.
3. Şart:
Namazı tamamlayabileceğine ihtimal verdiği bir yerde namaz kılmalıdır. Rüzgâr, yağmur, kalabalık topluluk ve benzeri sebeplerden dolayı namazı tamamlayamayacağına ihtimal verirse, sevaba ulaşmak kastıyla namazı kılmalıdır. Eğer tamamlayabilirse de namazının sakıncası yoktur.
870- Tavanı çökmek üzere olan bir yerde durmak gibi, orada durmanın haram olduğu bir yerde namaz kılan, günah işlemiştir ama namazının sakıncası yoktur.
871- Allah’ın adı yazılı olan halı gibi, üzerinde namaz kılmak için durmanın veya oturmanın haram olduğu yerin üzerinde namaz kılmak, Allah’a yakınlaşma niyetine engel olursa doğru değildir.
4. Şart:
Namaz kılınan yerin tavanı tam olarak ayakta duramayacak şekilde aşağı olmamalı, rükû ve secde edilen yer, rükû ve secdenin yapılamayacağı kadar çok küçük olmamalıdır.
872- Üzerinde durmanın mümkün olmadığı bir yerde namaz kılmak zorunda kalınırsa, oturarak namaz kılınmalıdır. Rükû ve secdeyi yerine getiremiyorsa, onlar için başıyla işaret etmelidir.
873- Saygısızlık sayılacak şekilde Peygamberin (s.a.a) ve İmamlar’ın (a.s) kabirlerine sırtı dönük şekilde namaz kılınmamalıdır. Saygısızlık sayılmazsa sakıncası yoktur. Her iki durumda da namaz sahihtir.
5. Şart:
Namaz kılınan yerde namazı bozan necis bir şey olursa, beden veya elbiseye bulaşacak kadar ıslak olmamalıdır. Ama namaz kılarken anlın koyulduğu yerde hatta kuru necis dahi olsa namaz batıldır. Namaz kılanın yerin tamamen necis olmaması ihtiyaten müstehaptır.
6. Şart:
Kadının erkekten arkada namaz kılması ihtiyaten farzdır. En azından kadının secde yeri, erkeğin secde anında dizinin hizasından önde olmamalıdır.
874- Kadın, erkeğin hizasında veya biraz önde olur ve aynı anda namaza başlarlarsa, farz ihtiyata göre namazı iade etmelidirler. Aynı şekilde biri diğerinden önce namaza başlasa da hüküm aynıdır.
875- Aynı hizada veya kadının daha önde durarak namaz kıldığında; birbirlerini göremeyecekleri şekilde aralarında duvar, perde veya başka bir şey olursa veya aralarında on ziradan daha fazla uzaklık olursa, her ikisinin de namazı sahihtir.
7. Şart:
Namazda alnın koyulduğu yer, dizlerin ve ayak başparmakların koyulduğu yerden dört kapalı parmak miktarı aşağıda veya yüksekte olmamalıdır. Bu konunun daha geniş açıklaması secde hükümlerinde söylenecektir.
876- Nâmahrem erkek ve kadının, günaha düşme ihtimali verdikleri taktirde, tenha olarak bir yerde bulunmaları caiz değildir. Müstehap ihtiyata göre orada namaz kılmamalılar.
877- Gına okunan ve haram müzik çalınan yerde kılınan namaz batıl değildir; ama onları dinlemek ve kullanmak günahtır.
878- Farz ihtiyata göre, Kâbe'nin içinde ve üzerinde farz namaz kılmamak gerekir. Ama çaresizlik anında sakıncası yoktur.
879- Kâbe'nin içinde ve üzerinde müstehap namaz kılmanın sakıncası yoktur. Hatta Kâbe'nin içinde her rükne doğru (38) iki rekât namaz kılmak müstehaptır.
38 [Kâbe'nin her bir köşesine bir rükün denir ve her rüknün özel bir adı vardır. Bunlar "Rükn-ü Yemanî, Rükn-ü Hacer, Rükn-ü Irakî ve Rükn-ü Şamî"den ibarettir.]