Eserleri » Özet Olarak İbadet Hükümleri
Arama:
Hac Hükümleri →
← Namaz Hükümleri
Oruç Hükümleri
Mübarek Ramazan ayının orucu, mukaddes İslam dininin en önemli vaciplerinden biridir. İmam Sadık’tan (a.s) şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: “Her kim Ramazan ayından bir günü – mazereti olmadan – iftar ederse (bozarsa) iman ruhu ondan çıkıp gider.”
120. Mesele: Orucun mükellefe vacip olma şartları şunlardır:
1- Baliğ olmalıdır. Buluğa ermemiş olan kimseye oruç farz değildir.Gerçi oruca alıştırmak için ona oruç tutturmak müstehaptır. Mesela; çocuğa gücü ölçüsünde sabahtan öğlene kadar (biraz fazla veya eksik) bir şey yiyip içmemesi emredilebilir. Böylece oruca alıştırılır ve onun tahammül gücü geliştirilir.
2- Akil olmalıdır.
3- Baygın olmamalıdır.
4- Hayız ve nifastan temizlenmiş olmalıdır. Dolayısıyla hayız ve nüfesa kadına oruç tutmak farz değildir. Aksine onların orucu sahih değildir. Fakat daha sonra kaza etmeleri gerekir.
5- Orucun zararı olmamalıdır. Eğer orucun hastaya zararı olacaksa; mesela onun hastalığını şiddetlendirecekse veya tedavi sürecini geciktirecekse veya acısını artıracaksa oruç ona farz olmaz. Elbette bunların tümünde söz konusu zarar dikkate değer ölçüde olmalı ve genellikle tahammülü aşacak seviyede olmalıdır.
6- Yolcu olmamalıdır. Vazifesi namazlarını kısaltarak kılmak olan bir yolcuya oruç vacip değildir. Bilakis böyle birinin tutacağı oruç sahih değildir. Elbette bundan bazı durumlar istisna edilmiştir:
a- Yolculukta oruç tutmanın batıl olduğunu bilmeyen kimse; oruç tutmuşsa ve gün tamamlandıktan sonra meselenin hükmünü öğrenmişse, bu durumda tuttuğu oruç sahihtir ve kaza etmesi de vacip değildir.
b- Öğlen ezanından sonra yolculuk yapan kimse – ihtiyatı vacip olarak – orucunu tamamlamalı ve bu oruçla yetinmelidir. (Kazaya gerek yoktur).
c- Öğlen vaktinden önce şehrine ulaşmış olan yolcu eğer orucu bozan işlerden birini yapmamışsa – ihtiyatı vacip gereği – o günün orucuna niyet etmeli ve onunla yetinmelidir.
Fakat öğlen ezanından önce yolculuğa çıkmak isteyen kimsenin kendi şehrinde veya yola çıktıktan sonra orucunu bozması caiz değildir. Ancak 103. meselede belirtilmiş olan ruhsat haddine vardığında orucunu bozabilir.
121. Mesele: Ramazan ayının hilali aşağıdaki yollardan biriyle sabit olur:
Birincisi: İnsanın kendisi hilali görürse
İkincisi: İki adil şahit ayı gördüklerine dair şahitlik ederse ve insanın onların hata yaptıklarına dair ilmi olmazsa; şahitliklerine karşı hükmen de olsa muarız bulunmaması durumunda şahitlikleri kabul edilir. Hükmen muarızdan maksat, onların şahitliklerini kabul etmeyi engelleyecek bazı faktörlerdir. Mesela halktan birçok kişi hilali görmek için çıktığı halde eğer o iki adil şahsın dışında hiç kimse hilali gördüğünü iddia etmiyorsa onların şahitliği ile hilal sabit olmaz.
Üçüncüsü: Şaban ayının başlangıcından otuz gün geçmiş olursa
Dördüncüsü: Halk arasında hilalin gözüktüğü konusu insana ilim veya itminan sağlayacak şekilde yayılmış olursa hilal sabit olur. Fakat radyo ve televizyonlardan hilalin sabit olduğunun duyurulması muteber değildir.
İnsanın, Şaban ayının son günü mü yoksa Ramazanın ilk günü mü olduğu hususunda şek ettiği günde Ramazan ayı niyeti ile oruç tutması caiz değildir. Fakat o günü uhdesinde bulunan kaza orucu niyeti ile oruç tutabilir. Eğer kaza orucu yoksa Şaban ayının müstehap orucu niyeti ile oruç tutabilir. Eğer daha sonra o günün Ramazan ayından olduğu anlaşılırsa tuttuğu oruç Ramazandan sayılır.
Ramazan ayının son günü mü yoksa Şevval ayının ilk günü mü olduğunu bilmediği gün, insanın orucunu bozması caiz değildir. Fakat o gün içinde Şevval ayının ilk günü olduğu anlaşılırsa orucunu açmalıdır.
122. Mesele: Oruç; Yüce Allah’ın emrini yerine getirmek için insanın, sabah ezanından akşam ezanına kadar “muftirat” denilen orucu bozan şeylerden kaçınmasıdır. Orucu bozan şeyler şunlardır:
1- İster çok olsun ister az olsun, kasten yemek ve içmek. Eğer bunu kasten yapmazsa orucu batıl olmaz. Mesela biri oruçlu olduğunu unutarak bir şey yer veya içerse orucu batıl olmaz.
2- Önden veya arkadan kasıtlı olarak cinsel ilişkide bulunmak; ister ilişkinin aktif tarafı olsun ister pasif tarafı, fark etmez.
3- İstimna/mastürbasyon; insan kendisinden meni çıkarmak için bir iş yapar ve ondan meni çıkarsa. Bu iş haddizatında helal olsa da – mesela eşiyle oynaşarak kendisinden meni getirmesi gibi – orucu bozar. Fakat gün içinde uyurken ondan meni çıkarsa orucuna zarar vermez. Hatta günün sonuna kadar gusül almasa dahi orucu batıl olmaz.
4- Kasten kusmak
5- Kasten su ve her türlü sıvı şeylerle tenkiye yapmak
6- İhtiyatı vacip olarak Yüce Allah’a veya Resulullah’a veyahut masum imamlardan birine yalan isnat etmek
7- İhtiyatı vacip olarak kasten boğaza yoğun duman veya toz kaçırmak
123. Mesele: Eğer insan Ramazan ayının gecesinde cünüp olursa şafak vaktinden önce gusül yapmalıdır. Eğer hastalık vb. bir mazeretten dolayı gusül yapmazsa teyemmüm etmelidir. Aynı şekilde eğer bir kadın Ramazan ayının gecesinde hayız veya nifastan temizlenirse şafak vaktinden (sabah ezanından) önce gusül yapmalıdır. Her iki durumda da eğer cenabet veya hayız ya da nifas guslünü veya bunlara alternatif olan teyemmümü kasıtlı olarak sabah ezanına kadar yapmazsa o günün orucunu kaza etmelidir. Ayrıca o gün içinde mutlak kurbet kastıyla orucu bozan şeylerden kaçınmalıdır.
124. Mesele: Eğer Ramazan ayının gecesinde cünüp olan kişi uyuduğu takdirde sabah ezanından önce uyanacağına dair itminan taşıdığı ve uyanıp gusül alma planı olduğu halde uyur ve sabah ezanına kadar uyanmazsa orucu sahihtir. Eğer bu kişi sabah ezanından önce uyanır, sonra tekrar uyursa ve sabah ezanına kadar uyanamazsa ceza olarak o günü kaza etmelidir.
125. Mesele: Eğer insan Ramazan ayının orucunu yemek, içmek veya cinsel ilişki veya istimna ya da sabah ezanına kadar cünüp kalmak suretiyle bozarsa; bunu da herhangi bir zorlama ve icbarla değil, kendi irade ve kastıyla yaparsa ona, kazanın yanı sıra keffaret de vacip olur.
Kasten orucu bozmanın keffareti konusunda insan şu üç seçenekten birini tercih edebilir: Her gün için bir köle azat etmek veya iki ay oruç tutmak veyahut altmış fakiri doyurmak. Her fakiri doyurmak için 750 gram hurma veya buğday veya ekmek veya makarna ya da taam ismi verilen şeyi vermesi yeterlidir. Fakire taamın parasını ödemesi yeterli değildir.
126. Mesele: Orucun keffareti, orucun vacip olduğu ve yaptığı işin orucu bozduğunu bilen kimse için vaciptir. Dolayısıyla bilgisizlik sebebiyle orucun kendisine vacip olmadığına yakin eden veya yaptığı işin orucu bozmadığına yakini olan kimseye keffaret vacip olmaz. Mesela eğer biri henüz teklif çağına ulaşmadığını düşünerek oruç tutmuyorsa veya orucu bozan işlerden birini, orucu bozmadığını düşünerek yapıyorsa her iki durumda da ona keffaret vacip olmaz. Elbette keffarenin vacip olduğunu bilmek, onun vacip olma şartı değildir.
127. Mesele: Eğer Ramazan ayının orucunu mazeretli veya mazeretsiz olarak tutmamışsa onun kazasını – oruç tutmanın mutlak surette haram olduğu Ramazanve Kurban bayramı dışında – yılındiğer günlerinde tutmalıdır. Orucun kazasının tutulması konusunda bazı istisnalar vardır:
1- Hastalığı gelecek yılın Ramazan ayına kadar devam eden hasta; öyle ki yılın hiçbir bölümünde oruçların kazasını tutma gücüne sahip değildir. Bu durumda kaza orucu ondan düşer. Fakat fidye vermelidir; yani her gün için fakire yaklaşık 750 gram taam (gıda maddesi) vermelidir.
2- Oruç tutmanın kendilerine aşırı ölçüde sıkıntı ve meşakkat verdiği yaşlı erkek ve yaşlı kadın; bunların da oruç tutması gerekmez ve kazadan da muaftırlar. Fakat fidye vermelidirler. Eğer oruç tutmak onlar için asla mümkün değilse fidye vermeleri de gerekmez.
3- Ne kadar su içse de susuzluğu dinmeyen bir hastalığı olan kimse, yaşlı erkek ve yaşlı kadınla aynı hükmü taşır.
128. Mesele: Doğum zamanı yaklaşmış olan (hamileliğin sekizinci ve dokuzuncu aylarını geçiren) kadının oruç tutmasının kendisine ve bebeğine zararı olursa; aynı şekilde süt emziren ve sütü az olan kadının oruç tutması, kendisine ve bebeğine zarar verirse; her ikisinin de Ramazan orucunu bozmaları caizdir. Fakat Ramazan ayından sonra tutmadıkları günlerin orucunu kaza etmeli ve her gün için fidye vermelidirler.
129. Mesele: Üzerine Ramazan ayının orucunun kazası vacip olan kimsenin aynı yıl içinde ve sonraki Ramazan ayı gelmeden önce kaza oruçlarını tutması en uygun olanıdır. Eğer kasten kaza oruçlarını geciktirirse –günah işlemiş sayılmamakla birlikte – her gün için bir fakire 750 gram gıda maddesi vermelidir. Eğer kasten geciktirmemişse ihtiyatı vacip olarak fidye ödemelidir.
130. Mesele: Ramazan ayının orucunun kazasına niyet etmiş olan kimsenin öğlen ezanından sonra orucunu bozması caiz değildir. Eğer bunu yaparsa boynuna keffaret gelir ve on fakiri doyurmalıdır; yani onlardan her birine 750 gram taam vermelidir. Eğer buna gücü yetmezse üç gün oruç tutmalıdır.
131. Mesele: Boynunda Ramazan ayının kaza orucu bulunan kimsenin müstehap oruç tutması sahih değildir. Fakat eğer boynunda başka bir vacip oruç varsa; mesela boynunda keffaret orucu veya Ramazan ayından başka bir ayın orucunun kazası gibi bir oruç varsa, müstehap oruç tutması sahihtir.
Hac Hükümleri →
← Namaz Hükümleri
120. Mesele: Orucun mükellefe vacip olma şartları şunlardır:
1- Baliğ olmalıdır. Buluğa ermemiş olan kimseye oruç farz değildir.Gerçi oruca alıştırmak için ona oruç tutturmak müstehaptır. Mesela; çocuğa gücü ölçüsünde sabahtan öğlene kadar (biraz fazla veya eksik) bir şey yiyip içmemesi emredilebilir. Böylece oruca alıştırılır ve onun tahammül gücü geliştirilir.
2- Akil olmalıdır.
3- Baygın olmamalıdır.
4- Hayız ve nifastan temizlenmiş olmalıdır. Dolayısıyla hayız ve nüfesa kadına oruç tutmak farz değildir. Aksine onların orucu sahih değildir. Fakat daha sonra kaza etmeleri gerekir.
5- Orucun zararı olmamalıdır. Eğer orucun hastaya zararı olacaksa; mesela onun hastalığını şiddetlendirecekse veya tedavi sürecini geciktirecekse veya acısını artıracaksa oruç ona farz olmaz. Elbette bunların tümünde söz konusu zarar dikkate değer ölçüde olmalı ve genellikle tahammülü aşacak seviyede olmalıdır.
6- Yolcu olmamalıdır. Vazifesi namazlarını kısaltarak kılmak olan bir yolcuya oruç vacip değildir. Bilakis böyle birinin tutacağı oruç sahih değildir. Elbette bundan bazı durumlar istisna edilmiştir:
a- Yolculukta oruç tutmanın batıl olduğunu bilmeyen kimse; oruç tutmuşsa ve gün tamamlandıktan sonra meselenin hükmünü öğrenmişse, bu durumda tuttuğu oruç sahihtir ve kaza etmesi de vacip değildir.
b- Öğlen ezanından sonra yolculuk yapan kimse – ihtiyatı vacip olarak – orucunu tamamlamalı ve bu oruçla yetinmelidir. (Kazaya gerek yoktur).
c- Öğlen vaktinden önce şehrine ulaşmış olan yolcu eğer orucu bozan işlerden birini yapmamışsa – ihtiyatı vacip gereği – o günün orucuna niyet etmeli ve onunla yetinmelidir.
Fakat öğlen ezanından önce yolculuğa çıkmak isteyen kimsenin kendi şehrinde veya yola çıktıktan sonra orucunu bozması caiz değildir. Ancak 103. meselede belirtilmiş olan ruhsat haddine vardığında orucunu bozabilir.
121. Mesele: Ramazan ayının hilali aşağıdaki yollardan biriyle sabit olur:
Birincisi: İnsanın kendisi hilali görürse
İkincisi: İki adil şahit ayı gördüklerine dair şahitlik ederse ve insanın onların hata yaptıklarına dair ilmi olmazsa; şahitliklerine karşı hükmen de olsa muarız bulunmaması durumunda şahitlikleri kabul edilir. Hükmen muarızdan maksat, onların şahitliklerini kabul etmeyi engelleyecek bazı faktörlerdir. Mesela halktan birçok kişi hilali görmek için çıktığı halde eğer o iki adil şahsın dışında hiç kimse hilali gördüğünü iddia etmiyorsa onların şahitliği ile hilal sabit olmaz.
Üçüncüsü: Şaban ayının başlangıcından otuz gün geçmiş olursa
Dördüncüsü: Halk arasında hilalin gözüktüğü konusu insana ilim veya itminan sağlayacak şekilde yayılmış olursa hilal sabit olur. Fakat radyo ve televizyonlardan hilalin sabit olduğunun duyurulması muteber değildir.
İnsanın, Şaban ayının son günü mü yoksa Ramazanın ilk günü mü olduğu hususunda şek ettiği günde Ramazan ayı niyeti ile oruç tutması caiz değildir. Fakat o günü uhdesinde bulunan kaza orucu niyeti ile oruç tutabilir. Eğer kaza orucu yoksa Şaban ayının müstehap orucu niyeti ile oruç tutabilir. Eğer daha sonra o günün Ramazan ayından olduğu anlaşılırsa tuttuğu oruç Ramazandan sayılır.
Ramazan ayının son günü mü yoksa Şevval ayının ilk günü mü olduğunu bilmediği gün, insanın orucunu bozması caiz değildir. Fakat o gün içinde Şevval ayının ilk günü olduğu anlaşılırsa orucunu açmalıdır.
122. Mesele: Oruç; Yüce Allah’ın emrini yerine getirmek için insanın, sabah ezanından akşam ezanına kadar “muftirat” denilen orucu bozan şeylerden kaçınmasıdır. Orucu bozan şeyler şunlardır:
1- İster çok olsun ister az olsun, kasten yemek ve içmek. Eğer bunu kasten yapmazsa orucu batıl olmaz. Mesela biri oruçlu olduğunu unutarak bir şey yer veya içerse orucu batıl olmaz.
2- Önden veya arkadan kasıtlı olarak cinsel ilişkide bulunmak; ister ilişkinin aktif tarafı olsun ister pasif tarafı, fark etmez.
3- İstimna/mastürbasyon; insan kendisinden meni çıkarmak için bir iş yapar ve ondan meni çıkarsa. Bu iş haddizatında helal olsa da – mesela eşiyle oynaşarak kendisinden meni getirmesi gibi – orucu bozar. Fakat gün içinde uyurken ondan meni çıkarsa orucuna zarar vermez. Hatta günün sonuna kadar gusül almasa dahi orucu batıl olmaz.
4- Kasten kusmak
5- Kasten su ve her türlü sıvı şeylerle tenkiye yapmak
6- İhtiyatı vacip olarak Yüce Allah’a veya Resulullah’a veyahut masum imamlardan birine yalan isnat etmek
7- İhtiyatı vacip olarak kasten boğaza yoğun duman veya toz kaçırmak
123. Mesele: Eğer insan Ramazan ayının gecesinde cünüp olursa şafak vaktinden önce gusül yapmalıdır. Eğer hastalık vb. bir mazeretten dolayı gusül yapmazsa teyemmüm etmelidir. Aynı şekilde eğer bir kadın Ramazan ayının gecesinde hayız veya nifastan temizlenirse şafak vaktinden (sabah ezanından) önce gusül yapmalıdır. Her iki durumda da eğer cenabet veya hayız ya da nifas guslünü veya bunlara alternatif olan teyemmümü kasıtlı olarak sabah ezanına kadar yapmazsa o günün orucunu kaza etmelidir. Ayrıca o gün içinde mutlak kurbet kastıyla orucu bozan şeylerden kaçınmalıdır.
124. Mesele: Eğer Ramazan ayının gecesinde cünüp olan kişi uyuduğu takdirde sabah ezanından önce uyanacağına dair itminan taşıdığı ve uyanıp gusül alma planı olduğu halde uyur ve sabah ezanına kadar uyanmazsa orucu sahihtir. Eğer bu kişi sabah ezanından önce uyanır, sonra tekrar uyursa ve sabah ezanına kadar uyanamazsa ceza olarak o günü kaza etmelidir.
125. Mesele: Eğer insan Ramazan ayının orucunu yemek, içmek veya cinsel ilişki veya istimna ya da sabah ezanına kadar cünüp kalmak suretiyle bozarsa; bunu da herhangi bir zorlama ve icbarla değil, kendi irade ve kastıyla yaparsa ona, kazanın yanı sıra keffaret de vacip olur.
Kasten orucu bozmanın keffareti konusunda insan şu üç seçenekten birini tercih edebilir: Her gün için bir köle azat etmek veya iki ay oruç tutmak veyahut altmış fakiri doyurmak. Her fakiri doyurmak için 750 gram hurma veya buğday veya ekmek veya makarna ya da taam ismi verilen şeyi vermesi yeterlidir. Fakire taamın parasını ödemesi yeterli değildir.
126. Mesele: Orucun keffareti, orucun vacip olduğu ve yaptığı işin orucu bozduğunu bilen kimse için vaciptir. Dolayısıyla bilgisizlik sebebiyle orucun kendisine vacip olmadığına yakin eden veya yaptığı işin orucu bozmadığına yakini olan kimseye keffaret vacip olmaz. Mesela eğer biri henüz teklif çağına ulaşmadığını düşünerek oruç tutmuyorsa veya orucu bozan işlerden birini, orucu bozmadığını düşünerek yapıyorsa her iki durumda da ona keffaret vacip olmaz. Elbette keffarenin vacip olduğunu bilmek, onun vacip olma şartı değildir.
127. Mesele: Eğer Ramazan ayının orucunu mazeretli veya mazeretsiz olarak tutmamışsa onun kazasını – oruç tutmanın mutlak surette haram olduğu Ramazanve Kurban bayramı dışında – yılındiğer günlerinde tutmalıdır. Orucun kazasının tutulması konusunda bazı istisnalar vardır:
1- Hastalığı gelecek yılın Ramazan ayına kadar devam eden hasta; öyle ki yılın hiçbir bölümünde oruçların kazasını tutma gücüne sahip değildir. Bu durumda kaza orucu ondan düşer. Fakat fidye vermelidir; yani her gün için fakire yaklaşık 750 gram taam (gıda maddesi) vermelidir.
2- Oruç tutmanın kendilerine aşırı ölçüde sıkıntı ve meşakkat verdiği yaşlı erkek ve yaşlı kadın; bunların da oruç tutması gerekmez ve kazadan da muaftırlar. Fakat fidye vermelidirler. Eğer oruç tutmak onlar için asla mümkün değilse fidye vermeleri de gerekmez.
3- Ne kadar su içse de susuzluğu dinmeyen bir hastalığı olan kimse, yaşlı erkek ve yaşlı kadınla aynı hükmü taşır.
128. Mesele: Doğum zamanı yaklaşmış olan (hamileliğin sekizinci ve dokuzuncu aylarını geçiren) kadının oruç tutmasının kendisine ve bebeğine zararı olursa; aynı şekilde süt emziren ve sütü az olan kadının oruç tutması, kendisine ve bebeğine zarar verirse; her ikisinin de Ramazan orucunu bozmaları caizdir. Fakat Ramazan ayından sonra tutmadıkları günlerin orucunu kaza etmeli ve her gün için fidye vermelidirler.
129. Mesele: Üzerine Ramazan ayının orucunun kazası vacip olan kimsenin aynı yıl içinde ve sonraki Ramazan ayı gelmeden önce kaza oruçlarını tutması en uygun olanıdır. Eğer kasten kaza oruçlarını geciktirirse –günah işlemiş sayılmamakla birlikte – her gün için bir fakire 750 gram gıda maddesi vermelidir. Eğer kasten geciktirmemişse ihtiyatı vacip olarak fidye ödemelidir.
130. Mesele: Ramazan ayının orucunun kazasına niyet etmiş olan kimsenin öğlen ezanından sonra orucunu bozması caiz değildir. Eğer bunu yaparsa boynuna keffaret gelir ve on fakiri doyurmalıdır; yani onlardan her birine 750 gram taam vermelidir. Eğer buna gücü yetmezse üç gün oruç tutmalıdır.
131. Mesele: Boynunda Ramazan ayının kaza orucu bulunan kimsenin müstehap oruç tutması sahih değildir. Fakat eğer boynunda başka bir vacip oruç varsa; mesela boynunda keffaret orucu veya Ramazan ayından başka bir ayın orucunun kazası gibi bir oruç varsa, müstehap oruç tutması sahihtir.